Değişmez Tümeller ve İman
Tümeller artmaz ve değişmezdir; bilginin artmasına ve gelişmesine imkân sağlarlar. İman, değişmez tümellere dayanır ve bilginin temelleri üzerine inşa edilir.
Tümeller artmaz ve değişmezdir; bilginin artmasına ve gelişmesine imkân sağlarlar. İman, değişmez tümellere dayanır ve bilginin temelleri üzerine inşa edilir.
Kader ve nedensellik, dinlerin ve felsefenin temel konusudur. Nedenler, Yüce Allah’ın “KÜN!” demesine ve kaderin belirlediği düzenliliğe bağlıdır; her şey ölçüye göre düzenlenir.
Mümin olmak, Allah’ın elçisinin getirdiği ilahi habere ve haberciye iman etmektir. Karmaşık felsefi ve kelami söylemler, inanmaya veya inanmamaya katkı sağlamaz.
İnsan, aklını kötüye kullanarak Yüce Allah’ın verdikleriyle yetinmeyip daha fazlasını aramakta, sonuç olarak hakikatini kaybetmektedir. Kendini gerçekleştirme çabası, dini ve ahlaki değerleri göz ardı etmeye yol açar.
Düzenlilik, tanımlı zeminde, belirlenen zaman ve konumda, tarif edildiği şekilde gerçekleşen her olaydır. İslam prensipleriyle uyumlu bir toplum düzeni oluşturmanın gerekliliği vurgulanır.
Her insan doğuştan gelen bilgilerle doğar ve çevresel etkilerle şekillenir. Kur’an, insan aklı ve dili ilahi vaz’lardır ve bu vaz’lar tevarüs yoluyla aktarılır. İlahi vaz’ların özüne müdahale edilmemelidir.
Modern bilim “nasıl?” sorusunu temel alarak tümevarım yöntemiyle çalışır, ancak bu yaklaşım kesinlik sunmaz ve insanları bilgiyi kontrol eden bilim rahiplerinin kölesi yapar.
İnsan düşüncesi burhanî, beyanî ve irfanî düşünme biçimleriyle şekillenir; hiçbir yöntem mutlak değildir, hepsi birlikte kullanılarak hakikate ulaşılır.
Aristo’nun insanı “düşünen canlı” olarak tanımlaması yetersizdir. İnsan, düşünmenin yanı sıra nasıl düşündüğüyle ve sabit, değişmez değerlerle tanımlanmalıdır.
Allah’ın misli yoktur, ‘Leyse ke mislihi şeyun’ ifadesi, O’nun Zâtı ve mislinin de teşbih edilemeyeceğini belirtir. Allah’a dair değerler misalen bilinir, benzeri yoktur.