İnsanın Bilgiye Karşı Tutumu
Tekfir anlayışı sıkı sınırlarla tanımlandığında fitne önlenir, sınırları genişletildiğinde ise sosyal ayrışma ve haksız dışlama artar.
Tekfir anlayışı sıkı sınırlarla tanımlandığında fitne önlenir, sınırları genişletildiğinde ise sosyal ayrışma ve haksız dışlama artar.
Kur’an’daki kullanım, biçimsel bağlam ve iç dil kuralları terimin Arapçılık iddiasını güçlendiren somut kanıtlar sunuyor.
Evlat edinme, çocuğun hukuki aile ilişkilerini ve miras haklarını belirler, kimlik ve soy-süt bağları konusunda Kur’anî değerlendirmeler farklılık gösterir.
Enkazdan İnsana Bakış yüz ifadeleri ve mekânsal izlerle travmayı görünür kılar, detaylar empati yaratır ve anlatıda derin sessizlikler bırakır.
Kur’an akıl ve kalp arasındaki ilişkiyi ilke ve rehberlik bağlamında netleştirir, aklı ilkesiz yaklaşımlardan ayırır, kalbi niyet ve itaatle yönlendirir.
Kur’an’ın rolü, bireysel ve toplumsal ahlakı güçlendirerek insanların Allah’ın yardımına yönelmesini ve çevresel sorumluluk almasını sağlar.
Dabbe terimi, Arapça kökeni ve klasik tefsir örnekleri ışığında dilbilgisel ve anlamsal özellikleri nedeniyle çeşitli yorumlar üretir.
Tebaa kökü takip, mensubiyet ve izleme anlamları taşır, bu yüzden bazı ayetler kalpleri mühürlemiyor, inançsızlığı açığa çıkarıyor.
Meallerdeki kelime tercihleri, ayetin anlamını değiştirmekte, tarihsel örnekler ve bağlama göre yapılan yorumlar arasında belirgin anlam kaymaları
Allah’ın unutulması, tekrarlanan zikirlerde gaflete ve imanî zayıflamaya yol açar, ayetin muhatapları bu yönüyle belirginleşir.