Allah’ın Misli ve Benzetilemezliği
Allah’ın misli yoktur, ‘Leyse ke mislihi şeyun’ ifadesi, O’nun Zâtı ve mislinin de teşbih edilemeyeceğini belirtir. Allah’a dair değerler misalen bilinir, benzeri yoktur.
Allah’ın misli yoktur, ‘Leyse ke mislihi şeyun’ ifadesi, O’nun Zâtı ve mislinin de teşbih edilemeyeceğini belirtir. Allah’a dair değerler misalen bilinir, benzeri yoktur.
30:43 ayeti, insanın doğuştan sahip olduğu fıtratı ve bu fıtratın yönlendirilmesi gerektiğini vurgular. Yetenekler, Kur’an kelimelerine sadakatle korunur.
Müslümanlık ve Hristiyanlık, Yahudilikten kurtulamaz; tek çözüm tüm değer sistemlerini Yahudilikten arındırmaktır.
Doğru bir şekilde Kur’an’ı anlamak kayırılmak değil, aydınlığa çıkmaktır; kayırılmış olduğunu düşünmek Yahudiliğe benzer.
Devrim, Allah’ın ilkeleri ve ölçülerini ihmal ederek İslam devleti idealinden sapıp mezhepçi bir “Şii devrimi” haline geldi ve hedeflerine ulaşamadı.
Takvim, hayatın düzenlenmesi, bireysel ve toplumsal yaşamın organize edilmesi ve doğanın döngülerinin takibi için vazgeçilmezdir.
Namaz ritüelleri ve şekli Kur’an’dan değil, geleneklerden (ittifak ve tevarüs) gelir; Kur’an, bu geleneklerin iyi ve kötü yanlarını ayırt etmek için evrensel bir ölçü sunar.
“Cin” ve “ins” Kur’an’da iki farklı akıllı varlık türüdür. Tevarüs, Kur’an’ın kavramsal bilgilerini doğru ve temiz şekilde gelecek nesillere aktarmaktır.
Sözcüklerin kavramsal değerlerini bilmeden Kur’an’ı anlamak yanıltıcıdır; ‘salat’ sadece namaz değil, geniş bir kavramsal anlam taşır.
Kur’an, çelişkisiz ve sürdürülebilir bilgi için yazıya muhtaçtır; sahih öğretinin ittifak ve tevarüsle aktarılması yazılı belgeyle mümkündür.