Başlıklar
ÂDEM ve YASAK SOY
Soru: Allah’ın Âdem için yasak soy üzerinden yasakladığı neydi ve Âdem bu soy ile ilgili nasıl bir günah işledi ki zâlimlerden oldu?
Âdem’in hangi şecereden yediği meâller üzerinden anlaşılmıyor.
Meselâ, şu âyete bakalım:
Fevesvese lehumâ-şşeytânu liyubdiye lehumâ mâ vûriye ‘anhumâ min sev-âtihimâ vekâle mâ nehâkumâ rabbukumâ ‘an hâżihi-şşecerati illâ en tekûnâ melekeyni ev tekûnâ mine-lḣâlidîn(e)
Süleymaniye Vakfı meâli – Sonra Şeytan her birinin bedeninin örtülü yerlerini açıp diğerine göstermek için şöyle vesvese verdi: “Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması sadece hükümdar (saltanat sahibi) olmanızı ya da ölümsüzleşmenizi engellemek içindir.”
Demek ki her ikisi de aynı ağaca bakıyor. Yani yasak edilen şecere ile ilgili bir karışıklık yok.
Yasak Ağaç ve Şeytanın Gösterdiği Ağaç
Şimdi şu âyete bakalım:
Fevesvese ileyhi-şşeytânu kâle yâ âdemu hel edulluke ‘alâ şecerati-lḣuldi vemulkin lâ yeblâ
Süleymaniye Vakfı meâli – Şeytan hemen vesveseye girişti de dedi ki “Bak Âdem! Sana ölümsüzlük ağacını ve bozulmayacak bir saltanatı göstereyim mi?”
Bu âyette ise şeytan هَلْ اَدُلُّكَ عَلٰى شَجَرَةِ الْخُلْدِ (hel edulluke ‘alâ şecerati-lḣuldi) diyor.
YUKARIDAKİ MEÂLİN ÇEVİRİSİNİN DOĞRU OLDUĞUNU VARSAYALIM…
“Ey Âdem, sana ölümsüzlük ağacını ve bozulmayacak bir saltanatı göstereyim mi?”
“GÖSTEREYİM Mİ?” dediğine göre, yasaklanan ŞECERE ile şeytanın gösterdiği ŞECERE aynı değil demek ki.
ÂDEM HANGİSİNE YAKLAŞTI?
Şeytanın gösterdiğine mi? Yoksa “yasak” olana mı?
Şimdi yine A’RÂF sûresindeki âyete dönelim ve şeytanın dediklerine biraz daha yakından bakalım:
Süleymaniye Vakfı meâli – Sonra Şeytan her birinin bedeninin örtülü yerlerini açıp diğerine göstermek için şöyle vesvese verdi: “Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması sadece hükümdar (saltanat sahibi) olmanızı ya da ölümsüzleşmenizi engellemek içindir.”
Şimdi konudan biraz uzaklaşıp bu meâl yazarlarına biraz İLTİFAT sanatından esinlenen cümleler kurmam lazım:
Be hey ALÇALMIŞLAR…
“Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması sadece hükümdar (saltanat sahibi) olmanızı ya da ölümsüzleşmenizi engellemek içindir.”
Bu cümleyi âyetin neresinden çıkardın? Âyette “engellemek için” ifadesini nereden buldun?
Be hey …..! Âyetteki cümle şu: مَا نَهٰيكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هٰذِهِ الشَّجَرَةِ اِلَّا اَنْ تَكُونَا مَلَكَيْنِ اَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِد۪ينَ (mâ nehâkumâ rabbukumâ ‘an hâżihi-şşecerati illâ en tekûnâ melekeyni ev tekûnâ mine-lḣâlidîn(e))
Bu cümle “ENGELLEMEK İÇİN” anlamına gelmez… OLA-SI-NIZ DİYE … şeklinde olmalıdır.
Bu meâl yazarlarının neresinden tutarsanız tutun, insanın bunlara çok büyük İLTİFATLAR edesi geliyor:
LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAH
Euzu billahi mineşşeytanir racim vel müellifi meâl
Meâl Çevirileri ve Olasılık Yorumu
Bu âyette cümle olumsuz değil, olumlu. Olmayasınız değil OLASINIZ…
O hâlde şeytan, Âdem ve eşine o ağaçtan yemekle değil YEMEMEKLE halidin veya melekeyn olacaklarını söylüyor.
Yani, Rabbiniz sizi şu şecereden men etti, çünkü sizin halidin veya melekeyn olmanızı istiyor…
Şu şecereye yaklaşmayacaksanız, NASIL MELEKEYN VEYA HALİDİNLERDEN OLACAKSINIZ?
Yine TÂ-HÂ sûresindeki âyete gelelim:
Süleymaniye Vakfı meâli – Şeytan hemen vesveseye girişti de dedi ki “Bak Âdem! Sana ölümsüzlük ağacını ve bozulmayacak bir saltanatı göstereyim mi?”
Yani Âdem ve eşinin yasaklandığı ağaç başka, şeytanın gösterdiği ağaç başka.
Allah’ın yasakladığı o ağaçtan YE-ME-DİKLERİ zaman MELEKEYN veya HALİDİN olacaklardı. Şeytan onlara, o ağaçtan yemediklerinde “melekeyn veya halidinlerden” olacaklarını söylemekle kalmıyor, aynı zamanda kendisinin gösterdiği ağaçtan yemeleri durumunda HALİDİNLERDEN olacaklarını söylüyor
Onlara “Rabbinizin sizi men ettiği ağaçtan YİYİN ki ‘halidin veya melekeyn’ OLUN” demiyor!
İki âyeti arka arkaya okursanız alternatif sunduğu anlaşılıyor. Şeytan onları yasak olana yönlendirmiyor.
İki âyette geçen cümleyi arka arkaya yazalım:
EY ÂDEM! RABBİNİZ SİZİ ŞU AĞAÇTAN, SIRF MELEKEYN VEYA HALİDİNLERDEN O-LA-SI-NIZ DİYE MEN ETTİ… SİZE HALİDİNLERİN ŞECERESİNİ GÖSTEREYİM Mİ?
Şimdi ortada iki tane ŞECERE var:
Birincisi Âdem ve eşine yasaklanan şecere…
İkincisi şeytanın “GÖSTEREYİM Mİ?” dediği şecere…
Yani sonuçta, Allah’ın yasakladığı başka, şeytanın gösterdiği başka şecere…
O hâlde soru şu: ÂDEM VE EŞİ HANGİSİNDEN YEDİ?ß
YASAKLANANDAN MI? YOKSA ŞEYTANIN “GÖSTEREYİM Mİ?” DEDİĞİNDEN Mİ?
Fevesvese ileyhi-şşeytânu kâle yâ âdemu hel edulluke ‘alâ şecerati-lḣuldi vemulkin lâ yeblâ
Süleymaniye Vakfı meâli – Şeytan hemen vesveseye girişti de dedi ki “Bak Âdem! Sana ölümsüzlük ağacını ve bozulmayacak bir saltanatı göstereyim mi?”
Feekelâ minhâ febedet lehumâ sev-âtuhumâ vetafikâ yaḣsifâni ‘aleyhimâ min veraki-lcenne(ti)(c) ve’asâ âdemu rabbehu feġavâ
Süleymaniye Vakfı meâli – Sonunda ikisi de o ağaçtan yediler ve her birine diğerinin vücudu göründü. Üzerlerini bahçenin yapraklarıyla örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine karşı geldi ve yanlış bir yola girdi.
Şimdi bu iki âyette Âdem’in hangisinden yediği nereden anlaşılacak?
121.âyetin başında فَاَكَلَا مِنْهَا (Feekelâ minhâ) deniyor…
Gramer kuralları gereği bu HA zamirinin kendisinden önceki en yakın “müennes” isme dönmesi lazım… En yakın müennes isim ise bir önceki âyette MUZAF olarak geçen شَجَرَةِ (şecerati) kelimesi… Fakat burada da çözülmesi gereken bir sorun var.
Şeytan “GÖSTERİYİM Mİ?” diyor ama âyette “İşte şu veya bu” diye gösterdiği bir şey yok.
Bu durumda 121.âyetin başındaki FA harfi devreye giriyor…
Bu FA harfi olayın şeytanın bir ağaç gösterdiği ve Âdem ve eşinin de o ağaçtan yediği anlamını VERİR mi?
Cevap: O FA‘nın cümleye böyle bir anlam katması mümkündür ama O FA‘NIN tek anlamı bu değildir. FA’lar başına geldiği cümlelere 20’ye yakın değişik anlam katkısında bulunurlar.
Bu durumda ya Âdem ve eşi HALİDİNLERDEN olmak için şeytanın gösterdiği ağaçtan yemiştir YA DA melekeyn ve halidinlerden OL-MA-MAK için men edildikleri ağaçtan yemişlerdir…
HANGİSİ?
HALİDİN olmak için şeytanın gösterdiği mi? HALİDİN VEYA MELEKEYN olmamak için men edilen mi?
Bu sorunun cevabı da her iki ağaç arasındaki farkları tespit etmekten geçiyor.
A’râf sûresinde şeytan men edilen ağacın men edilme sebebini şu şekilde açıklıyor…
Melekeyn ile Halidin Arasındaki Farklar
EN TEKUNE MELEKEYNİ EV TEKUNE MİNEL HALİDİN….
Yani men edilen ağaç iki sebep için men edilmiş…MELEKEYN veya TEKUNE MİNEL HALİDİN
Ama TÂ-HÂ sûresinde bu ikisi değil TEK BİR SEBEP GÖSTERİLİYOR.
شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ لَا يَبْلٰى (şecerati-lḣuldi vemulkin lâ yeblâ)
Şimdi şöyle tekrar bakalım…
A’râf… Bu ağaç size melekeyn veya halidinlerden olasınız diye men edildi.
Tâ-Hâ… Size halidinlerin şeceresini göstereyim mi?
MELEKEYN nerede? Ona ne oldu?
Demek ki şeytanın gösterdiği ağaç, MELEKEYN olabilecekleri bir şey değil
O hâlde MELEKEYN olmak ne demektir, HALİDİNLERDEN OLMAK NE DEMEKTİR?
- Eğer Âdem bu ağaçtan yemekle hiç ölmemek gibi bir şey elde etmek istiyorsa bu, risâleti bilmemek değil, en basit insanî kuralı bilmiyor demektir. Çünkü ölümsüz olmak gibi bir şey yok… Bunu biz biliyoruz da o bilmiyor muydu?
- Eğer Âdem MELEKEYN kelimesinden yola çıkarak MELEK olmak istiyorsa onların farklı bir varlık türü olduğunu, ne yaparsa yapsın asla olmayacağını bilmiyor olması da mümkün değil.
O hâlde HALİDİN olmak veya MELEKEYN olmak ne demektir? Âdem ve eşi ne olmak istiyorlar?
İşte buradan sonrası bu şekilde satır satır yazılacak bir şey değil, çok daha kapsamlı yazmak gerekiyor… Bu sorularla sizi baş başa bırakmak zorundayım.