Aklini Insa Edecek Muminin Tercihi

AKLINI İNŞA EDECEK MÜMİNİN TERCİHİ

Kur’an’ın gönderiliş amacı ve tercih

Kur’an, edinilmiş bilgilerin, karmaşık şekilde oluşturulmuş siyasi hareketlerin, insan muhayyilesi karıştırılarak tedvin edilmiş ideoloji ve dinlerin, ilk dayanağına ulaşmanın imkânsız olduğu din içi veya din dışı müktesebatların, göz kamaştıracak kadar çok zanni bilgilerin, sürü mesabesindeki insan topluluklarının, her bir bireyde bulunan eksiltici duygu ve düşüncelerin peşinde sürüklenen bir akıl değil, tüm bunları peşinden sürükleyen akıl inşa etmek için gönderilmiş bir kitaptır.

Kur’an, her şeyin peşine takılan bir akıl değil, bir şeyin (Allah’ın) peşine düşen bir akıl inşa etmek için gönderilmiştir. 

‘Yaqin’ olmayan, sahih olmayan, zorunlu olmayan bilgilerin ve bu bilgileri temel alarak oluşturulmuş medeniyetlerin, sistemlerin, felsefelerin, ideolojilerin, yaşam biçimlerinin çokluğu, imkânları ve dünyaya ait güzel görünümleri o bilgileri asla hakikat yapmaz.

Mesele karmaşık ve çetrefilli değildir; içinde bulunduğumuz durum anlaşılması için devasa bir çalışma gerektirecek kadar anlaşılmaz bir durum değildir; gayet açık ve gayet basit bir durumla karşı karşıyayız. Bizim bir tercih yapmamız gereklidir. Bir tarafımızda içinde ‘yaqin’ bilginin kırıntısı bile olmayan bilgilerle şekillendirilmiş bir insanlık birikimi, diğer tarafta ise hepi topu 600 sayfalık, 77.485 kelimeden oluşmuş bir kitap var. Yaşadığımız hayata rehberlik etmesi için ikisinden birini tercih edeceğiz. İşte bütün mesele budur.

Karşı karşıya kaldığımız bu tercihte “Ben ikisini de tercih ediyorum.” veya “İlla da birini tercih etmek zorunda mıyım, ikisini de tercih edemez miyim?” şeklindeki bir akıl yürütme, işlemeyen bir akıl yürütmedir çünkü karşımızda duran bu iki seçenek birbirine mezcedilemeyecek kadar, yan yana gelemeyecek kadar, el ele tutuşup aynı yolda yürüyemeyecek kadar, aynı ortamda bulunamayacak kadar birbirinden farklıdır. Bu iki seçeneği birbirine karıştırıp MELEZ bir şey elde etmek mümkün değildir.

Bu iki seçenek karşısında ikisinden birini seçmek dışında bir seçenek veya üçüncü bir seçenek yoktur.

Kur’an, bir başka şeyle karışmayı asla kabul etmeyen, nev’i şahsına münhasır bir kitaptır; diğeri ise (özür dileyerek) önüne gelenle zina yapıp her zinadan soyu belli olmayan nesiller elde eden biri gibidir, onun için hiç fark etmez, yeter ki zina olsun, yeter ki nesiller doğsun.

Kur’an; sabitliği, sarsılmaz olmayı, değişmezliği, hep aynı kalmayı, zamana ve mekâna yenilmemeyi, daima ve her zaman tanımlanabilir olmayı temel almışken diğeri durmadan değişmeyi ve değiştirmeyi, sabit olan hiçbir şeye tahammül etmemeyi, zaman ve mekân değiştikçe değişmeyi temel almıştır.

Kur’an, insana “varlığın tamamı değişse bile hep insan kalmayı” öğütlerken, diğeri “en ufak bir değişimde bukalemun gibi değişmeyi” zorla kabul ettirmeye çalışmaktadır.

İkisi arasındaki farklar sayılamayacak kadar çoktur ama tüm farkların üstünde bir fark vardır ki seçenekleri tanımayanlar sadece bu farkı bilerek tercihlerini yapabilirler.

Kuran: Allah’ın ilmiyle Allah’ın katından gelen bir kitaptır. Diğeri ise kaynağı bile tespit edilemeyen hayallerin eseri olan bilgilerdir.

Mesele son derece açık ve son derece basittir; ya Kur’an’ı seçeceğiz, onun ardına düşüp emir ve nehiyleri karşısında boyun bükeceğiz ya da diğerini seçeceğiz.

Seçim ve sonuçları üzerine çağrı

“Üçüncü yolu yani her ikisini seçsek ne olur ki?” diye bir soru gelirse akla, hemen cevaplayayım. İşte bugün var olan din olur, işte bugün var olan insanlık âlemi olur çünkü bu seçenek çoktan seçildi ve işte bu insanlık âlemi bu seçeneğin sonucudur hatta çok rahatlıkla diyebilirim ki insanlık hep o üçüncü seçeneği seçti.

Önünde sadece iki şey bulunan birinin yapacağı 2 seçenek vardır zaten:

  1. Sadece birini seçmek. Sadece birini seçen insan zaten diğerini de inkâr etmiş olur.
  2. Seçmeyip ikisini de almak. 

İşte, insanlık âlemi tarih boyunca 2. seçeneği seçti. Bugün bizler, yaşadığımız çağda işte o seçeneğin sonuçlarıyız ya bu seçeneği devam ettireceğiz ya da kendi seçimimizi yapacağız; mesele bu kadar basit.

İçinde yaşadığımız toplumumuz, seçmeyip ikisini de alan ataların seçiminin sonucunda oluşmuş bir toplumdur ya bu toplumun içinde ataların seçimlerinin sonuçlarına katlanarak yaşayacağız ve ahiretteki KADERİMİZE razı olacağız ya da “Her insan sadece kendisini gerçekleştirebilir. Ben, ataların seçimi içerisinde yarın silinecek bir dip rakam olmak istemiyorum. Kendim olmak ve yepyeni başlangıçları başlatan kendi başıma bir rakam olmak istiyorum.” diyeceğiz ve ahiretteki kendi KADERİMİZE razı olacağız; mesele bu kadar basit.

Kavramlar: