Allah Hakkinda Dusunmenin Ilkesi

ALLAH HAKKINDA (ÜZERİNE) DÜŞÜNMENİN İLKESİ

297_Allah_Hakkinda_Dusunmenin_Ilkesi

Dücane Cündioğlu’nun iddiasına itiraz

Dücane Cündioğlu “TANRI NİÇİN İŞİTİR-GÖRÜR AMA DÜŞÜNÜP AKLETMEZ?” sorusunu “motto” yaparak dâhiyane düşüncelerini döktürdüğü videosunda (https://www.youtube.com/watch?v=yVRS-qOUzUc) kısaca “Allah hakkında (üzerine) düşünmenin İslam ile bağdaşmadığını ve hatta düşünmenin inanç ile bir araya gelmesinin mümkün olmadığını” söylemektedir.

Devamında, eylemin kendisiyle alâkalı değil ama olgunun bizzat kendisi ile ilgili olarak “İslam’ın ‘NEDEN?’ ve ‘NİÇİN?’ sorularını tamamen dışladığını ve hatta inanç olduğu için dışlaması gerektiğini” söyler. Bunu söyledikten sonra inancı “kafayı kuma gömmek” olarak betimler.

Bu kadar büyük bir yalanı neden söyler, anlamış değilim. Çünkü Kur’an, Allah hakkında (üzerine) düşünmeyi yasaklamaz. Kur’an’ın yasakladığı; bir ilke, bir rehber, bir aydınlatıcı kitap olmadan Allah hakkında (üzerine) düşünme eylemidir.

اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ
Lokman 31 / 20

Elem terav enna(A)llâhe saḣḣara lekum mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ardi ve esbeġa ‘aleykum ni’amehu zâhiraten vebâtine(ten)(k) vemine-nnâsi men yucâdilu fi(A)llâhi biġayri ‘ilmin velâ huden velâ kitâbin munîr(in)

TDV meâli – Allah’ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır.

Rehbersiz düşünme ve sınırları

Kur’an; bir ilim, kılavuz ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında (üzerine) düşünmeyi neden hoş görmez?

Çünkü Allah’ın kapasitesi, gücü, ilmi ve “karakteri(!)”; çıkarımlarla, tahminlerle, analizlerle ulaşılabilecek şeyler değildir. İnsan alabildiğince geniş düşünce sahibi olsa bile düşüncesini, edindiği bilgiler üzerine kurduğu gibi, düşünce eylemini yaptığı sırada düşüncesine varlığın tamamını dâhil edemez.

Yani insan, varlığın tamamını dikkate alarak bir düşünce geliştiremez. Hatta bir an insanın, varlığın tamamını göz önüne alarak düşünebildiğini varsayalım. Bu durumda bile insanın varlık hakkındaki o anki bilgilerinin yeterli ve tamamen kuşatıcı bilgiler olması söz konusu bile olamaz.

Varlık, insanın anlayabileceği şekilde dizayn edilmiştir ama insan, varlığı ortaya çıkaran BİLGİYİ kuşatacak şekilde dizayn edilmemiştir. İnsan, düşünürken bırakın Allah’ın bilgisinin tamamını kuşatmayı, kendi bilgilerinin tamamını bile bir düşüncenin içine katamaz.

İnsanın başka bir insan hakkında (üzerine) düşünmesi için bile aydınlatıcı bir bilgiye muhtaç olduğu ortadayken Yüce Allah hakkında (üzerine) düşünmesi için yol gösterici bir kılavuz, ilkeler ve ilim olmadan düşünebileceğini ve buna güç yetirebileceğini zannetmesi ancak Dücane gibi ilâhlığa soyunan şarlatanların uydurabileceği bir yalandır.

Sonuçlar ve önerilere yönelik değerlendirme

Sade ve basit olmaktan alabildiğine tırsan bu beyaz yakalı şeytanlar, akıl sahibi olmayla YETKİ sahibi olmayı aynı kefeye koymaktadırlar.

Küstahça “Aklım var mı? Var. O halde Allah hakkında (üzerine) hiçbir MÜNİRE, İLME ve İLKEYE ihtiyaç duymadan düşünürüm.” demektedirler.

Kavramlar: