Bakara 27 30 Ve Isra 4 Ayet Yufsidu Ne Ve El Ard

BAKARA 27, 30 ve İSRÂ 4. AYET- ‘YUFSİDU/NE’ ve ‘EL ARD’

İnsanın öncelikleri ve davranışları

Şöyle ki; insanın “ürediği, beslendiği, hayatta kalmak için çabaladığı, sosyal olduğu” reddedilemez bir gerçekliktir fakat insan asla bunları öncelememektedir. Eğer bunları önceleseydi üremek, beslenmek, hayatta kalmak, sosyalleşmek için hayvanlar gibi davranır, bunları birtakım soyut değerlerle sınırlamazdı.

اَلَّذ۪ينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ م۪يثَاقِه۪ۖ وَيَقْطَعُونَ مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ٓ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Bakara 2 / 27

Elleżîne yenkudûne ‘ahda(A)llâhi min ba’di mîśâkihi veyakta’ûne mâ emera(A)llâhu bihi en yûsale veyufsidûne fi-l-ard(i) ulâ-ike humu-lḣâsirûn(e)

وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّ۪ي جَاعِلٌ فِي الْاَرْضِ خَل۪يفَةًۜ قَالُٓوا اَتَجْعَلُ ف۪يهَا مَنْ يُفْسِدُ ف۪يهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَۚ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَۜ قَالَ اِنّ۪ٓي اَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Bakara 2 / 30

Ve-iż kâle rabbuke lilmelâ-iketi innî câ’ilun fi-l-ardi ḣalîfe(ten) kâlû etec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ veyesfiku-ddimâe venahnu nusebbihu bihamdike venukaddisu lek(e) kâle innî a’lemu mâ lâ ta’lemûn(e)

وَقَضَيْنَٓا اِلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَب۪يرًا
İsrâ 17 / 4

Vekadaynâ ilâ benî isrâ-île fî-lkitâbi letufsidunne fî-l-ardi merrateyni veleta’lunne ‘uluvven kebîrâ(n)

  1. Kur’an’da geçen ‘YUFSİDUNE FİL ARD’ ifadelerindeki ‘ARD’ kelimesinin başındaki ‘EL’ takısı ‘Ard’ kelimesinin geçtiği her bağlamda YERYÜZÜ / DÜNYA GEZEGENİ / ÜZERİNDE YAŞANILAN, KARALARDAN VE DENİZLERDEN OLUŞMUŞ KÜRE (kimine göre yarım küre, kimine göre tepsi gibi bir şey) DEĞİLDİR.
  2. ‘Beni İsrail’ bağlamında geçen “iki defa fesat yapacaksınız” ifadesi;
    1. Ya SOY’dur.
    2. Ya da bilinen bir yerdir. (“yeryüzü” değil)
  3. ‘FESAT’ ifadesinin lügat manası “bir şeyi bozmak” şeklindedir fakat bu “bozma” işlevsel bir şeyin işlevini yapmasına engel olmak için bozmaktır yani onu hükümsüz, geçersiz, işlevsiz hâle getirmek demektir.
  4. Sulasi mücerred kökünde ‘FESEDE’ olan kelime Kur’an’da genelde ‘YUFSİDU/NE’ şeklinde sulasi mezid olarak (ifal) babında kullanılmıştır. Bu kelimenin mezid bir bab’tan gelmesinden dolayı her şeyden önce mefulüne ve meful sayısına bakmak gerekmektedir. Eğer kelime mezid bir bab’tan olduğu halde mefulünü direkt değil de harf-i cer ile almışsa bu durumda fiilin manası lazımdır demektir.

Mesela, Bakara 30. ayetteki مَنْ يُفْسِدُ ف۪يهَا (men yufsidu fîhâ) ibaresine bakalım… Bu ibarede fiil mezid bab’tan gelmiştir ama mefulünü harf-i cer ile almıştır. O halde bu kelime kesinlikle “ORADA BOZGUNCULUK ÇIKARIYOR” anlamına gelemez demektir.

“ORADAN DOLAYI HÜKÜMSÜZ OLAN”

Ard kelimesinin tarihsel ve dilbilimsel analizi

“ORASI İÇİN HÜKÜMSÜZ DAVRANAN”

“ORASI HAKKINDA HÜKME UYMAYAN” gibi anlamlara gelmesi gerekmektedir.

Öte yandan ‘ARD’ kelimesinin tek manası “YER” değildir. Eğer kelimenin bağlamlarının tamamına bakılarak kelimenin başka anlamlara geleceğine dair bir delil varsa bu durumda ifadenin “Kendisiyle zemin bulunan soy”, “Kendisiyle gelişilen soy” gibi anlamlara gelmesi de muhtemeldir.

Aynı durum ‘Beni İsrail’ bağlamında geçen “iki defa fesat yapacaksınız” şeklinde anlam verilen bağlam için de geçerlidir.

Kavramlar: