Başlıklar
ENE BEŞERUN MİSLUKUM NE DEMEK?
Bu ifade Kur’an’da çeşitli kalıplarda 13 kez geçer. Bu 13 kullanımın sadece 3 tanesi resûller tarafından söylenmiştir. Geri kalan kullanımların hepsi resûllerin karşısında duranlar tarafından söylenmiştir.
ENE BEŞERUN MİSLUKUM ifadesi 41/6 ve 18/110’da geçer, bir kere de çoğul olarak İN NAHNU İLLA BEŞERUN MİSLUKUM şeklinde 14/11’de geçer, geri kalan kullanımlar hep karşı olanlar tarafından söylenmiştir.
Meselâ; 23/47’de ikili formda “E’NU’MİNU Lİ BEŞEREYNİ İLLA MİSLUNA” şeklinde geçer.
Çoğul olarak bir kere 14/10’da İN İNTUM İLLA BEŞERUN MÜSLUNA şeklinde geçer.
Geri kalanlarında tekil olarak MA ENTE ŞLLA BEŞERUN MİSLUNA veya LEİN ETEA’TUM BEŞERAN MİSLİKUM şeklinde veya MA HAZA İLLA BEŞERUN MİSLUKUM şeklinde geçer.
LEİN ETEA’TUM BEŞERAN MİSLİKUM … HEL HAZE İLLA BEŞERUN MİSLUKUM şekillerinde geçer.
A’râf 194’te ise şu şekilde geçer:
İnne-lleżîne ted’ûne min dûni(A)llâhi ‘ibâdun emśâlukum(s) fed’ûhum felyestecîbû lekum in kuntum sâdikîn(e)
Diyanet Vakfı meâli – (Ey kâfirler!) Allah’ı bırakıp da taptıklarınız sizler gibi kullardır. (Onların tanrılığı hakkında iddianızda) doğru iseniz, onları çağırın da size cevap versinler!
ENE BEŞERUN MİSLUKUM şeklinde geçen yerlerden birisi Kehf 110’dur:
Kul innemâ enâ beşerun miślukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid(un)(s) femen kâne yercû likâe rabbihi felya’mel ‘amelen sâlihan velâ yuşrik bi’ibâdeti rabbihi ehadâ(n)
Bu ayetin başındaki QUL emrinin hemen akâbinde bir اِنَّمَٓا (innemâ) edatı vardır. Bu edat başına geldiği cümlelere şu özellikleri verir:
Bu edat İNNE ve MA edatlarının birleşimidir. Bu edattaki MA edatına “Mâ-i kâffe” (engel ma’sı) denir. Ma edatı İnne edatının isim cümlesi üzerindeki hareke etkisini kaldırır ve bu hâliyle isim cümlesinin de fiil cümlesinin de başına gelebilir.
Edatların yapısı ve anlamı
Anlamı, “ANCAK, SADECE, YALNIZ, BİLAKİS, FAKAT, AKSİNE” şeklindedir.
Bu durumda, bu âyette, “SİZİN MİSLİNİZ OLAN BEŞER SADECE BENİM (başkası değil)” anlamı ortaya çıkar.
İçinde ENE BEŞERUN MİSLUKUM şeklinde geçen diğer ayet şudur:
Kul innemâ enâ beşerun miślukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun festekîmû ileyhi vestaġfirûh(u)(k) ve veylun lilmuşrikîn(e)
Görüldüğü gibi bu âyette de tıpkı Kehf 110’da olduğu gibidir. O da bir QUL emri ve ardından bir اِنَّمَٓا (innemâ) edatı gelmektedir.
Bu İNNEMA edatının verdiği anlam Türkçeye SADECE, YALNIZCA şeklinde çevrilirken, galiba bir anlam kaymasına neden oluyor. Âyetin vurgusu “BEN MİSLİNİZ OLAN BEŞERDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLİM.” şeklinde değil “MİSLİNİZ OLAN BEŞER SADECE BENİM / YALNIZCA BENİM.” şeklindedir.
İfadeyi kelime kelime çevirelim:
İNNEMA…..SADECE YALNIZCA
ENE…………BEN
Kelime kelime çeviri ve açıklama
BEŞERUN……BEŞER (haber olduğu için -İMDİR eki alması lazım…BEŞER-İMDİR)
MİSLUKUM…..MİSLİNİZ
Âyetteki vurgunun “SADECE BEN” şeklinde olması lâzım ama Türkçeye çevrilirken “SADECE BEŞERİM” şeklinde çevriliyor. Bu da İNNEMA edatının vurgusunu ‘BEN’ kelimesinden ‘BEŞER’ kelimesine kaydırıyor.
Yine resûllerin söylediği söz olarak İbrahim 11’e bakalım:
Kâlet lehum rusuluhum in nahnu illâ beşerun miślukum velâkinna(A)llâhe yemunnu ‘alâ men yeşâu min ‘ibâdih(i) vemâ kâne lenâ en ne/tiyekum bisultânin illâ bi-iżni(A)llâh(i)(c) ve’ala(A)llâhi felyetevekkeli-lmu/minûn(e)
İfade, bu ayette şu cümlenin içinde geçiyor:
رُسُلُهُمْ اِنْ نَحْنُ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَمُنُّ عَلٰى مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ۜ (in nahnu illâ beşerun miślukum velâkinna(A)llâhe yemunnu ‘alâ men yeşâu min ‘ibâdih(i))
İfadeye bakılırken cümlenin sadece ِنْ نَحْنُ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ ((in nahnu illâ beşerun miślukum) kısmı alınıyor. Oysa hemen bu cümleden sonra gelen وَلٰكِنَّ (velâkinna) ifadesi cümlenin iki tarafı olmadan asla anlaşılamayacak bir cümle kurmaktadır.
Bu edata da tıpkı diğer âyetlerde olduğu gibi ya da oralardakine yakın bir anlam verir.
İNNE ve kardeşlerinden olan bu edat iki cümle arasında köprü kurar. Köprünün iki yakası olmadan ne bu edat anlamlıdır ne de cümleler tam anlaşılır.
İNNE ve benzerlerinden olan bu kelime KENDİSİNDEN ÖNCEKİ cümleden çıkabilecek muhtemel bir YANLIŞ anlamı ÖNLEMEK İÇİN KULLANILIR.
İŞTE bu şekilde bir edatla kurulan cümlenin sadece yarısını alıp “BİZ SİZİN GİBİ BİR BEŞERİZ.” şeklinde anlam vermek tek cümleyi parça parça etmektir.
3 defa resûller tarafından kullanılan bu edat, BİR BENZERLİĞİ değil zaten benzer olanlar arasında bir BEN-ZE-MEZ-LİĞİ ifade etmektedir. Yani resûller benzerliklerini değil benzemezliklerini, hatta kendileri gibi birilerinin daha olmadığını ve olmayacağını söylemek istemektedirler. Diğer 10 kullanım ise hep kâfirler tarafından dile getirilmiştir.
Meselâ; hemen hemen aynı kalıpla gelen İKİ ÂYETE ARDI ARDINA BAKALIM:
İbrahim 14/11
قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ اِنْ نَحْنُ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَمُنُّ عَلٰى مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ۜ وَمَا كَانَ لَنَٓا اَنْ نَأْتِيَكُمْ بِسُلْطَانٍ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Bu iki ayetin birinde (İbrahim 10), inanmayanlar bunu diyor: اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَاۜ (in entum illâ beşerun miślunâ)
Diğerinde (İbrahim 11) ise resûller bunu diyor: ِنْ نَحْنُ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَمُنُّ عَلٰى مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ۜ (in nahnu illâ beşerun miślukum velâkinna(A)llâhe yemunnu ‘alâ men yeşâu min ‘ibâdih(i))
İki söz arasında fark vardır. Resûllerin kendilerine söylenen sözün aynısını cevap olarak karşılarındakine vermeleri zaten anlamsızdır.
İşte, eğer âyetlerde geçen İNNEMA edatı veya LAKİNNE edatı görmezden gelinerek sadece ENE BEŞERUN MİSLUKUM veya İN NAHNU İLLA BEŞERUN MİSLUKUM kısımları dikkate alınırsa tam da kâfirlerin dediği anlam anlaşılmış olur. Çünkü onlar, resûllerin hiçbir farkı olmadığını, dolayısıyla onların uğraşlarının risâlet değil sadece üstünlük taslama sevdâsı olduğunu -ki bu sevdâ herkeste olur- söylemektedirler. Resûller ise benzediklerini değil BENZEMEDİKLERİNİ söylemektedirler.
Bu durumda ENE BEŞERUN MİSLUKUM ifadesi üzerinden fikir edinilecekse veya hakkında söz söylenecekse ilk yapılması gereken şey “âyete/âyetlere bakmak” olmalıdır.
Resuller ve karşıtların söylemi
Bir âyeti hiç olmayacak yerden bölüp bağlı bulunduğu edatları yok sayarak âyetten BİR CÜMLEYİ cımbızlayıp masaya yatırmak doğru değildir. Âyetlerde “ene beşerun mislukum” değil “İNNEMA ENE BEŞERUN MİSLUKUM” denmektedir.
Ve bu cümle İNNEMA edatı olmadan asla anlaşılamaz hatta o edat olmadan cümle, kastettiği anlamın tam tersi anlama gelir.
Soru: Muhammed Aleyhisselam “belki hepimiz aynı soydan geliyoruz ama ben sizin gibi değilim, farklıyım, çünkü vahiy alıyorum” mu demiş oluyor?
Farkları sadece “vahiy almak” değil, asıl farkları ‘MİSL’ olmaları.
“SİZİN ÖRNEK ALACAĞINIZ BEŞER SADECE BENİM (benden başkası yok.)”