Başlıklar
‘ET-TEVRAT’ KELİMESİ
Elimizdeki Asım b. Behdele ve diğer kıraatlerin tamamında ‘et-Tevrat’ kelimesinin yazılışı التَّوْرٰيةَ şeklinde geçmektedir. Kelime, el yazmalarında da aynı heyetle geçmektedir. Fakat bu yazım şekli ile okuyuş biçimi arasında bir tutarsızlık vardır. Çünkü eğer harekelere dikkat edilirse ‘ra’ harfinin üzerinde dikine bir üstün vardır. Bu dikine üstün ‘ra’dan sonra bir illet harfi (elif) olduğu anlamına gelmektedir ama bu durumda ‘ra’dan sonra bir ‘ya’ harfi olduğunu da göz önüne aldığımızda “iki sakin harf bir araya gelmiş” olmaktadır ki bu kural dışıdır.
Terim üzerinden yapılan tartışma
Peki bu kural dışılık nereden kaynaklanmaktadır?
Bu kelime hem kıraatlerin tamamında hem de el yazmalarında aynı heyetle التَّوْرٰيةَ şeklinde geçmiş olmasına rağmen müfessirler kelimeyi bu heyetle değil şu heyetle okumuşlardır.

Ragıp el-İsfahânî kelimeyi el yazmalarında ve kıraatlerin tamamında geçtiği gibi التَّوْرٰية şeklinde değil, kelimedeki ‘ya’ harfini yok ederek تَوْرَاة şeklinde okumuştur.
Zemahşerî de el-Keşşaf’ta kelimeyi Ragıp el-İsfahânî gibi ‘ya’ olmadan okumuştur.
Müfessirler sadece onu yapmamış. Aynı zamanda şunu da yapmışlar. Mesela, Zemahşerî şöyle demiş:
“Tevrât ve İncîl” iki yabancı isimdir, bunların ‘vry’ ve ‘ncl’ köklerinden tef‘aletun ve if‘îlun vezninde türemiş olduğu seklindeki zorlama yorum, ancak bu iki ismin Arapça olduğu sahih olursa mümkündür. Hasan-ı Basrî ‘incîl’i hemzenin fethası ile ‘encîl’ şeklinde okumuştur ki bu da kelimenin yabancı olduğunun delilidir, zira Arap dilindeki vezinler içerisinde hemzenin fethası ile ef’îlun şeklinde bir vezin yoktur.”
(el-Keşşaf c.1.s.872)
Zemahşerî kelimenin Arapça bir kelime olmasının mümkün olduğunu söylüyor ama bu kelimeye Arapça demenin sahih olmadığını söylüyor.
Bu yüzden kelimeyi inceleme ya da etimolojik köken açıklaması yapma gereği bile duymamış.
Fakat kelimenin yabancı bir kelime olduğunun kabul edilmesi durumunda bu sefer de başka bir sorun çıkıyor: Kelimenin başındaki HARF-I TARİF.
El takısının rolü ve sorunları
Yabancı bir kelimenin başına tamamen Arapçaya ait bir ‘EL’ takısının gelmesi de ne demek?
Zemahşerî ve onun gibi düşünenler bunu da açıklama gereği bile hissetmemişler. Oysa hepsi de bu kelimenin İbranice bir kelime olduğunu söylemektedirler. Bir kere bu kelime eğer İbranice ise onun İbranice de öyle olması lazım ama İbranicede ‘ET-TEVRAT’ diye bir kelime bile yok.
Denilebilir ki Kur’an’daki bu ‘et-tevrat’ kelimesi İbranicedeki ‘TORAH’ kelimesinin Arapçalaşmış halidir. Bu itiraz da saçma bir itiraz olur çünkü yabancı dildeki bir kelime Arapçaya geçerken başına ‘EL’ takısı getirilmez hele bu kelime karşılığı olan bir isimse hiç getirilmez.
Sadece bu da değil, kelimenin başına ‘EL’ takısı gelmesi kelimeyi gayrı munsarıf olmaktan çıkarmakta ve kelime merfu halinde ötre, mansup halinde üstün, mecrur halinde esre alabilmektedir. O zaman nasıl oluyor da bu kelime YABANCI oluyor?
Bazı kıraatler bu kelimeyi ‘ET-TEVRAT’ şeklinde değil de ‘ET-TEVRİT’ şeklinde bile okumuşlar. Birçok ulema ise bu kelimenin Arapça olduğunu, kökünün ise ‘VRY’ olduğunu söylemektedir zaten. Kaldı ki biraz önce de dediğimiz gibi Zemahşerî gibiler bu kelimeye kafadan “yabancı” demektedirler ama “yabancı” dedikleri kelimenin nasıl olur da Arapça bir kelimeymiş gibi ‘EL’ takısı aldığına ve munsarıf olduğuna dair tek bir açıklama getirmemektedirler. Üstelik yine biraz önce dediğimiz gibi İbranicede ‘et-tevrat’ diye bir kelime yoktur. Bu kelimenin TORAH’dan bozulma olduğunu söylemek de durumu kurtarmamaktadır.
Kur’an’daki kullanımın Arapçalık kanıtları
Çünkü eğer kelimenin karşılığı o olsaydı, ‘Torah’ kelimesinin Arapçaya ‘et-tevrat’ şeklinde değil ‘TAURAT’ şeklinde geçmesi gerekirdi.
Bütün bu emareler göstermektedir ki Kur’an’da geçen ‘ET-TEVRAT’ kelimesi kesinlikle Arapça bir kelimedir.