Başlıklar
GÖRDÜKLERİM, GÖRMEDİKLERİM
Oradaydım, gittim, gördüm.
Enkazdan İnsana Bakış ve Portreler
Gördüklerim şunlar:
“Bu başımıza nereden geldi, neden geldi?” diye yaşadığını anlamlandırmaya çalışan ve çaresizce bakan binlerce göz gördüm.
Hangi çehreye bürüneceğini bilmeden duygudan duyguya savrulan, bazen kızan bazen alınan bazen gülen bazen umursamayan binlerce yüz gördüm.
Enkaz altından canlı veya ceset çıkarmak için kendi hayatını (kelimenin tam anlamıyla) hiçe sayan gönüllüsünden görevlisine, askerinden siviline, polisinden vatandaşına kadar binlerce kahraman gördüm.
Kazmayla, kürekle, eliyle, tırnağıyla santim santim ilerleyerek canlı olana ulaşan ama ulaştıktan sonra kendisi cesede dönen, hangi duyguyu yaşayacağını bilememenin acısından olsa gerek hüngür hüngür ağlayan binlerce zavallı gördüm.
“Bir ucundan ben de tutayım.” diyerek sokaktan sokağa, enkazdan enkaza yiyecek taşıyan yüzlerce kadın ve erkek gördüm.
Yiğitlerle asalakların, cesurlarla korkakların, iyilerle kötülerin karmakarışık olduğu bir ortam gördüm.
Gördüklerim: Ayrıntılar ve Gözlemler
Muhtaç olduğu halde “İstemem, ihtiyacım yok, ihtiyacı olana verin.” diyen tok gönüllü fukaralar gördüm.
Etrafta dolanıp yaygara koparmak için fırsat kollayan yavşaklar gördüm.
Boydan boya yıkılmış, yıkılmayanı da yıkması gereken koca bir şehir gördüm.
O durumda bile alçakça bencilliklerini bırakmayan insanlar gördüm.
Her yere yetişmek için elinden geleni yapan ama gücü yetmediği için çaresizce anlık çözümler üreten devlet görevlileri gördüm.
Şehri yağmacılardan korumak için sokak sokak dolaşan, gece karanlığında durmadan dolaşan asker-polis gördüm.
Tanınmayacak haldeki cesetlerin teşhislerinin ceset torbalarında yapıldığı, ceset torbalarının kefen sayıldığı mezarlıklar gördüm.
Koca bir şehri dekor, sahne, plato olarak görüp güya sorumlu gazetecilik yapan ruhsuz ve duygusuz sefiller gördüm.
On binlerce tırın sıra sıra dizildiği yardım merkezleri gördüm.
On binlerce iş makinasının gece gündüz çalıştığı devasa bir şantiyeyi andıran enkazlar gördüm.
Kimseye haber vermeden gönderilen yardım malzemelerinin sağa sola boşaltılmış olduğu onlarca sahipsiz yığın gördüm.
Elbisesinde tek bir tane toz tanesi olmadan, önlerinde kendilerini sürekli çeken bir kamera eşliğinde gezen LOS ANGELES’tan gelmiş gönüllü kurtarma ekipleri gördüm.
Enkaz enkaz dolaşıp istihbarat toplayan yabancı yardım gönüllüleri gördüm.
Enkazdan canlı çıkarma görüntülerini güya Türkiye’ye güzel haber vermek için çekmeye çalışan habercilere “Defolun gidin, bi uzak durun, biz kendi haberimizi kendimiz veririz.” diyen gönüllüler gördüm.
Anlatıda Boşluklar ve İz Bırakan Sessizlik
NE GÖRMEDİM?
Polisinden askerine, jandarmasından istihbaratına kadar tüm çalışanların ‘devletin asık suratı’ olduklarını görmedim.
TV’lerde ahkam kesen politikacıların arkasından gidenleri görmedim.