Başlıklar
SAĞ SALİM CEHENNEME KAVUŞTURULANLAR(!)
–
Hafîz ve evliyâ kavramının anlamı
KELİMESİ ÇALIŞMASI-1 –
Velleżîne-tteḣażû min dûnihi evliyâa(A)llâhu hafîzun ‘aleyhim vemâ ente ‘aleyhim bivekîl(in)
Ali Bulaç meâli – Allah’ın dışında birtakım veliler edinenler ise; Allah, onların üzerinde gözetleyicidir. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin.
Mustafa İslamoğlu meâli – Zatından başkalarını sığınılacak evliya edinenleri Allah sürekli gözetim altında tutmaktadır; sen onların tercihinin asla savunucusu değilsin!
Meâller: https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=42&ayet=6
Âyette geçen HAFÎZ kelimesinin kök anlamı “korumak, muhafaza altına almak, beklemek, korumak için gözetmek, güvenli yerde tutmak, sımsıkı sarılıp muhâfaza etmek, ilkelerini uygulamak, ezberlemek, bellemek, kavramak” şeklindedir.
HAFÎZ kelimesinin ifade ettiği GÖZCÜ anlamı “tehlikelerden korumak için gözlemek” şeklindedir. Bu meâllere göre, Yüce Allah, kendi berisinde evliyâlar edinenleri tehlikelerden korumak için gözcülük yapmaktadır.
Ayetteki hafîz ifadesinin yorumu
İnnâ nahnu nezzelnâ-żżikra ve-innâ lehu lehâfizûn(e)
HİÇ ŞÜPHESİZ Kİ O ZİKRİ BİZ İNDİRDİK VE ELBETTE BİZ GÖZETLEYECEĞİZ.
Böyle bir mana vermek mümkün mü?
Hûd 57’de her şeyin üzerinde Allah koruyucudur deniliyor.
Şûrâ 6’da da ALLAH’IN BERİSİNDE İLÂH EDİNENLERİN KORUYUCUSU DA ALLAH DENİYOR…
Buna göre SORU şu; bu adamlar Allah’ın berisinde ilâhlar edinmiş, Allah onları neye karşı ve neden koruyor?
Allah onları Allah’tan başkasını ilâh edinmelerinden koruyamamış:
SV MEÂLİ: “Allah ile aralarına birtakım dostları/evliyâyı koyanları koruyan da Allah’tır. Sen onların vekili değilsin.”
Kimden veya neyden koruyor?
Şeytana uymalarından koruyamamış olmalı ki, ALLAH İLE ARALARINA BİRTAKIM EVLİYALAR KOYMUŞLAR. Başlarına bir iş gelmesin, sağ salim cehenneme girsinler diye mi koruyor acaba?:)
Şûrâ 6. âyetine dikkat ederseniz اللّٰهُ (Allâhu) kelimesi merfû, bu durumda اللّٰهُ حَف۪يظٌ عَلَيْهِمْۘ (Allâhu hafîzun ‘aleyhim) cümlesi isim cümlesidir. O zaman cümlenin i’râbı bu harekelemeye göre şöyledir:
MÜPTEDA İsm-i mevsûl – وَالَّذ۪ينَ (Velleżîne)
SILA CÜMLESİ (i’râb’tan mahallî yok) – اتَّخَذُوا مِنْ دُونِه۪ٓ اَوْلِيَٓاءَ (etteḣażû min dûnihi evliyâ)
HABER…اللّٰهُ حَف۪يظٌ عَلَيْهِمْۘ (Allâhu hafîzun ‘aleyhim)
Sıla cümlesi ile haber cümlesinin i’râbı kendi içindedir, harekelere göre böyle olmalıdır.
Emi-tteḣażû min dûnihi âlihe(ten) kul hâtû burhânekum hâżâ żikru men ma’iye veżikru men kablî bel ekśeruhum lâ ya’lemûne-lhakk(a) fehum mu’ridûn(e)
Diyanet İşleri meâli (Yeni) – Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: “Haydi getirin delilinizi! İşte benimle beraber olanların kitabı ve işte benden öncekilerin kitabı (Hiçbirinde birden fazla ilâh olduğuna dair hiçbir delil yok). Şüphesiz çokları hakkı bilmezler de bu sebeple yüz çevirirler.”
Metnin sonuçları ve tefsir değerlendirmesi
Mustafa İslamoğlu meâli – Yoksa onlar (bu gerçeğe rağmen) O’nun dışında ilâhlar edinmekte ısrar mı edecekler? De ki: “Haydi, siz de kendi delilinizi getirin! İşte bu, hem benimle birlikte olanların hem de benden öncekilerin dile getirdikleri (ortak) mesajdır”. Ama hayır, onların çoğu bu (açık) gerçeği bilmiyorlar; bu nedenle (ondan) yüz çeviriyorlar.
Meâller: https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=21&ayet=24
İŞTE BU, BENİMLE BİRLİKTE OLANLARIN DA ZİKRİDİR, BENDEN ÖNCEKİLERİN DE ZİKRİDİR.
…
…
…