Hud 13 Ve 14 Ayet Ile Kuranin Meydan Okumasi

HÛD 13 ve 14. AYET ile KUR’AN’IN MEYDAN OKUMASI

اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِه۪ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
Hûd 11 / 13

Em yekûlûne-fterâh(u) kul fe/tû bi’aşri suverin miślihi mufterayâtin ved’û meni-steta’tum min dûni(A)llâhi in kuntum sâdikîn(e)

Yani “Onu (Kitabı) kendisi kurguladı” mı diyorlar? 

Kafirlerin Kur’an iddiası

(Onlara) deki: (Mademki ben onu kurgulayabiliyorum) “O halde eğer ki tezinizi ispatlamak istiyorsanız, Allah dışında gücünüzün yettiğini çağırın ve siz de onun (kitabın) misli olabilecek on sure icat edin.”

فَإِن لَّمْ يَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّمَٓا اُنْزِلَ بِعِلْمِ اللّٰهِ وَاَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Hûd 11 / 14

Fe-illem yestecîbû lekum fa’lemû ennemâ unzile bi’ilmi(A)llâhi veen lâ ilâhe illâ hu(ve) fehel entum muslimûn(e)

Eğer (hâlâ) size olumlu bir karşılık verememişlerse; hem (kitabın) Allah’ın ilmiyle indirildiğini hem de O’ndan başkasının ilah olamayacağını anlayın artık. Şimdi siz Müslimler misiniz (değil misiniz), buna karar verin. 

Bu iki ayette şöyle bir nükte vardır:

Hud 13. ayette SÖYLE (قُلْ) emri tek kişiyedir. Yani muhatap 2. tekil şahıstır fakat 14. ayete bakıldığında bu sefer muhatap 2. çoğul şahıs olmaktadır. Kimileri buna “iltifat sanatı” dese de burada iltifat sanatı falan yoktur. Burada bir içlem-kaplam üslubu vardır.

Şöyle ki: Kur’an tek kişi eliyle insanlığa iletildi. Bu yüzden kafirler de resulü kastederek “Onu sen uydurdun.” demektedirler. Böylesi bir itiraza cevap verme yetkisi sadece resule aittir fakat resulün “O halde siz de onun misli on sure getirin.” şeklindeki karşıt meydan okumaya kafirlerin ne cevap vereceğini gözlemlemek resul zamanındaki ve resulden sonra kıyamete kadar gelecek her müminin vazifesidir.

Meydan okuma ve müminin görevi

Allah, hiçbir kafirin hiçbir mekân ve zamanda “onun misli on sure” getiremeyeceğini zaten bilmektedir fakat müminler bilmemektedir.

İşte, bu ayetle iki arada bir derede kalan ve bir nevi kafirlerin ateşine odun taşıyarak “Kur’an’ın manası Allah’a, lafzı Muhammed’e ait” diyen kişilere bir öğreti vardır.

Hem “anlayın” anlamını verdiğimiz ‘fea’lemu’ kelimesi hem de ayetlerin en sonundaki ‘FE HEL ENTUM MUSLİMUN’ ifadesi de bunun kanıtıdır.

Üstelik “Misli olacak on sure getirin.” meydan okuması sadece Muhammed’in yaptığı bir meydan okuma değildir. Bu meydan okuma resulün değil RİSALETİN meydan okumasıdır. Bu yüzden tüm resuller bu meydan okumayı yapmıştır yani Yüce Allah her ne zaman bir resul göndermişse ve onunla birlikte KİTAP göndermişse tüm kafirler resullere “ONU SEN KURGULADIN.” demişlerdir. Onlar da her zaman ve her mekânda “Öyle mi! Mademki ben onu kurgulayabiliyorum o halde siz de onun misli (benzeri değil) olabilecek on sure getirin o zaman.” demişlerdir. Bu meydan okuma, Allah, resul gönderdiğinden beri dünyanın semasına hiç indirilmeyecek şekilde asılmıştır ve hâlâ orada durmaktadır. Hangi zamanda ve hangi mekânda olursa olsun semadaki bu soruyu gören her mümin kafirlerin bu meydan okumaya ne cevap verdiğini gözlemlemek zorundadır.

İlk resul geleli binlerce yıl, son resul öleli takribi 1450 yıl geçmiştir. Risaletin tarihi binlerce yıldır ve bu meydan okuma hâlâ cevapsızdır fakat “ONU O KURGULADI.” sözü eskiden kafirlere aitti, şimdilerde bu söylemi Müslüman olanlar dillendirmeye başlamıştır.

Sanılmaktadır ki resuller KUR’AN’I yazabilirler. Sadece son resul Muhammed değil, hiçbir resul kendisine verilen kitabı ne düşünmeye ne yazmaya ne kurgulamaya güç yetirebilir.

RESULLER, İNSANLIĞA İLETTİKLERİ KİTABIN YAZARLARI DEĞİLLERDİR. ONLAR BU KİTABI İNSANLIĞA TEBLİĞ EDENLERDİR.

Hiçbir MÜBELLİĞ tebliğ ettiğinin ÖNÜNE GEÇEMEZ.

Kavramlar: