Başlıklar
KENDİNİ AŞANLARLA VERİLEBİLECEK MÜCADELE
Hızır’ın Kimliği ve İlginç Hikâyesi: Hızır – Musa Kıssası (Mustafa Öztürk):
https://youtu.be/SPYpzDqMmlg?si=UyhA8_PIBbCrLCXe
Toplumun sürüklediği bireyler
Kendimizi “apayrı bir anlayışa sahip insanlar” olarak görsek bile önünde sonunda içinde yaşadığımız toplumun sürüklendiği yere biz de sürükleniyoruz. Bu durumu şöyle izah edelim. Hangi aykırı fikre sahip olunursa olunsun herkes içinde yaşadığı toplumla ilişki içindedir. Toplumun etkilenip sürüklendiği istikametten herkes etkilenir tıpkı “farklı kamaralarda ama aynı gemide yolculuk yapan insanlar”ın durumu gibidir bu durum. Kamaralardaki insanlar birbirleriyle kavga ededursun gemi bilindik istikametine doğru gitmektedir.
Kamaraların el değiştirmesi veya daha fazla kamaraya sahip olmak geminin istikametinde hiçbir tesir husule getirmemektedir. Sorun, kamaralardaki insanların geminin gittiği istikametten memnun olup olmaması ile de alâkalı değildir çünkü ister memnun olunsun isterse de olunmasın gemi bilindik yönünde gitmektedir.
Geminin yön değiştirmesi ancak ve ancak gemiye kendi bilindik parametreleri ile yön veren “kaptan köşkü”nün parametrelerinin değişmesi ile mümkündür.
Mustafa Öztürk gibiler geminin kaptan köşkünde parametre üreten adamlar gibidirler.
Eğer geminin yani içinde yaşadığımız toplumun gidiş yönünden rahatsız isek mücadele, geminin “ekonomik” sınıfındaki yolcularla değil, kaptan köşkü ile yapılması gerekmektedir.
Meseleye yine “kaptan köşkü” örneğinden devam edecek olursak bu misalde “kaptan”ın hiçbir önemi yoktur çünkü kaptan kendisine verilen parametreler ile geminin yönünü belirler.
Burada sorun kaptanın dümen tutmasında değil, kaptana ne şekilde dümen tutmasını söyleyen adamların verdiği parametrelerdedir.
İçinde yaşadığımız toplumu etkilemiyor olsalardı ve biz de o toplumun gittiği istikametten etkilenmiyor olsaydık omuz silkerek görmezden gelirdik fakat biz de toplumun gittiği istikametten feci şekilde etkileniyoruz.
Mücadelenin temelinde önünde sonunda gemiyi ele geçirip kaptan köşküne yerleşmek ve kendi kaptanımızı dümene geçirmek gibi bir beklenti asla olmamalıdır çünkü biz “kaptan köşkü”nün de üstünde bir kaptan köşkünün (arş) olduğuna iman ediyor ve önünde sonunda gerçekleşen planın o köşkün planı olduğuna iman ediyoruz.
Biliyor ve iman ediyoruz ki bu gemi arş tarafından bir gün durdurulacak amma bir buz dağına çarparak amma bir kayaya toslayarak amma tabanında devasa bir delik açılarak bu gemi durdurulacak.
Bu mücadeledeki temel amaç ister geminin durdurulduğu anda olsun ister durdurulmadan önce olsun, gemiyi durduran arşın karşısında mazeret sahibi olmak.
Temel amaç bu olunca bizim açımızdan geminin durdurulması, yönünün değişmesi veya geminin ele geçirilmesi uğruna mücadele ettiğimiz bir değer olmaktan çıkar.
Ve elimizde sadece Rızâ-yı Bâri’nin razı olacağı amaçlar kalır.
Gerçek kararlılık ve disiplin
Bu mücadeleyi yapmayı göze alan veya alacak olan insanların kişisel kaprislerden, ferdi beklentilerden veya mücadeleyi aksatacak davranışlardan arınmış olması gerekmektedir. Ayrıca durumuna göre güç yetirebileceği maddi-manevi fedakarlıkları da göze alması gerekmektedir.
Bu mücadele hayatın normal akışı içerisinde “kenar süsü” olabilecek bir şey de olmamalıdır.
Bu, gerçek manada bir kararlılık ve gerçek manada bir disiplin gerektirmektedir.
Kısacası, KENDİNİ AŞAMAYANLARIN GÖZE ALABİLECEĞİ BİR ŞEY DEĞİLDİR.