Kuran Calismalarinda El Yazmalarinin Temel Alinmasinin Gerekliligi

KUR’AN ÇALIŞMALARINDA EL YAZMALARININ TEMEL ALINMASININ GEREKLİLİĞİ

وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّ۪ي جَاعِلٌ فِي الْاَرْضِ خَل۪يفَةًۜ قَالُٓوا اَتَجْعَلُ ف۪يهَا مَنْ يُفْسِدُ ف۪يهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَۚ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَۜ قَالَ اِنّ۪ٓي اَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Bakara 2 / 30

Ve-iż kâle rabbuke lilmelâ-iketi innî câ’ilun fi-l-ardi ḣalîfe(ten)(s) kâlû etec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ veyesfiku-ddimâe venahnu nusebbihu bihamdike venukaddisu lek(e)(s) kâle innî a’lemu mâ lâ ta’lemûn(e)

Ali Bulaç meâli – Hani Rabbin, Meleklere: ‘Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim’ demişti. Onlar da: ‘Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birini mi var edeceksin?’ dediler. (Allah:) ‘Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim’ dedi.

Bu âyette geçen وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَۚ (veyesfiku-ddimâe) ifadesi, önceki ve sonraki ulemâ tarafından istisnasız bir şekilde KAN DÖKECEK şeklinde çevrilmiştir.

Bu ibare el yazmalarında şu şekilde geçmektedir:

064_Kuran_Calismalarinda_El_Yazmalarinin_Temel_Alinmasinin_Gerekliligi

064_Kuran_Calismalarinda_El_Yazmalarinin_Temel_Alinmasinin_Gerekliligi

Elimizdeki mushaflarda الدِّمَٓاءَۚ (-ddimâe) şeklinde geçen kelime el yazmalarında en sondaki hemze olmadan geçmektedir. Sonradan eklenen bu hemze, kelimenin kök harflerinin DMY şekline bürünmesine neden olmaktadır. Fakat aynı el yazmaları baz alındığında bu kelime DMM şeklinde de olmaktadır.

Hemzenin metin üzerindeki anlam değişikliği

Arada nasıl bir fark olacaktır?

Kelimenin el yazmalarında olduğu gibi HEMZE eklenmeden alınması durumunda, ifadenin anlamı; “SOY BAĞIYLA GELECEK BİRİNİ Mİ?” şeklinde de olabilmektedir.

Kelimeye hemze ekleme durumunda ise; “KAN AKITACAK BİRİNİ Mİ?” şeklinde anlaşılmaktadır. ANCAK bu ifadede bir mef’ûl daha olmaz ise -ki âyette yoktur- YESFİKU ifadesinden ‘başkasının veya birbirinin kanını dökecek’ şeklinde bir anlam çıkması mümkün değildir. İfadenin mef’ûlsüz gelmesi durumunda “SADECE KENDİ KANINI DÖKMEK” anlamına gelmek zorundadır.

Kelimelere İNDİ anlamlarının verilmesi ve İNDİ eklemelerin yapılması anlam açısından ifadelerde boşluk oluşturmakta ve bu boşluk kendi kafamızdan uydurduğumuz anlamlarla doldurulmaktadır.

YESFİKU kelimesi mef’ûlüne göre anlam kazanmaktadır. Bu kelime ‘cevher akıtmak’ ya da ‘gözyaşı akıtmak’ anlamlarında da kullanılır. ‘Kan akıtmak’ anlamında kullanıldığında, ‘akıtılan kanın kime ait olduğu’ belirtilmez ise kelime, bizzat ‘fâilin kanı’ olmak zorundadır.

Genelde, âyette geçen يَسْفِكُ الدِّمَٓاءَۚ (yesfiku-ddimâe) ibâresi şöyle anlaşılıyor: “Birbirinin kanını dökecek birini mi?”

Oysa âyette YESFİKU’D DİMAE BA’DUHUM BİN BA’D, denmiyor.

Kelimeye küçücük bir hemze eklenmesi bu boşluğun oluşmasına ve oluşan boşlukların da ulemâ tarafından doldurulmasına yol açıyor.

Oysa düşündüğümüzde, gelenek Âdem’i ‘ilk insan’ olarak kabul ettiğinden يَسْفِكُ الدِّمَٓاءَۚ (yesfiku-ddimâe) tanımlaması üzerinden, mantıken “Melekler, gelecekte işlenmesi muhtemel hatalara itiraz etmiş olmaktadır.” demiştir. Elbette ki gelenek, “MELEKLER NERDEN BİLİYORDU?” sorusunu da sormuş ve kendilerince bu cevapları vermiştir, tabii onlara cevap denirse.

Hem böyle soruların sorulmasına hem de akla hayâle gelmeyecek cevapların verilmesine yol açan şey; sadece ve sadece o hemzenin sonradan eklenmiş olmasıdır.

Elimizdeki hiçbir kıraatte o hemzenin neden eklendiğine veya hangi ilkeler gözetilerek eklendiğine dâir tek bir tane gerekçe yoktur. Tek anlatım; “Bu Kur’an dilden dile, okunarak aktarıldı, onda yanlış olmaz.” şeklindedir

El yazmalarında yukarıdaki gibi hemzesiz geçen kelimeye hemze eklenmesinin tek gerekçesi; kafalardaki “Âdem ilk insandır.” hikâyesinden başka bir şey değildir.

Kök harfleri ve mastar farkı

Sözlüklere bakıldığında kök harfi DMY olan kelime ile kök harfleri DMM olan kelime birçok yerde aynı yazılmaktadır. Çünkü kök harfi DMY olan kelimenin sonundaki Y harfi hem okuyuşta hem de yazılışta düşürülmektedir. Kelimenin hangi köke ait olduğu sadece MASTARINDAN anlaşılmaktadır.

064_Kuran_Calismalarinda_El_Yazmalarinin_Temel_Alinmasinin_Gerekliligi

064_Kuran_Calismalarinda_El_Yazmalarinin_Temel_Alinmasinin_Gerekliligi

Bu; kök harfi DMM olan kelimedir:

Bu da kök harfleri DMY olan kelimedir:

Dikkat edilirse iki yazılış da aynıdır AMA mastarına bakarsak farklılık anlaşılacaktır:

064_Kuran_Calismalarinda_El_Yazmalarinin_Temel_Alinmasinin_Gerekliligi

064_Kuran_Calismalarinda_El_Yazmalarinin_Temel_Alinmasinin_Gerekliligi

Görüldüğü gibi; birinin mastarında ‘Y’ vardır, diğerinde yoktur.

El yazmalarına baktığımızda, kelimeye hiç müdahale etmez isek şu şekildedir:

064_Kuran_Calismalarinda_El_Yazmalarinin_Temel_Alinmasinin_Gerekliligi

Kelimenin yazılışı DMM kökünün mastarının TIPKISININ AYNISIDIR!

O HEMZENİN eklenmesi sondaki elif’i kelimenin aslî harflerinden biri haline getirmiş, aslında ‘Y’ olan kök harf İ’LÂL yoluyla ‘E’ye dönüştürülmüş ve kelime ÇOĞUL yapılmıştır. Fakat kelime çoğul olmasına rağmen ne eski ne de yeni ulemâ, kelimeye çoğul olarak ‘KANLAR’ anlamı vermemiş, hep tekil olarak ‘KAN’ anlamı vermiştir.

Çünkü âyette geçen ifadeye ‘KANLAR DÖKECEK’ anlamı verilmesi durumunda ‘KAN’ denilen şeyin birden fazla şekli olması gerekmektedir. Oysa, sıvı olan bir şeyde çoğul kullanım oldukça sıkıntılıdır.

Meselâ; Kur’an’da MAE kavramı -bildiğim kadarıyla- hiçbir şekilde çoğul gelmez. Çünkü çoğul kullanım doğru değildir.

El yazmaları ve dilsel sonuçları

Yani, madem oraya bir HEMZE eklediniz ve kelimeyi çoğul hale getirdiniz; BARİ BUNA UYUN… Hem kelimeye ek yapıp kelimenin kökünü değiştirecek ve onu çoğul hale getireceksiniz hem de kendi yaptığınıza uymayacaksınız. Bu nasıl bir şeydir?

Hemzenin konulmasının sorun olması kelimenin sadece çoğul olmasında değil, asıl sorun kökünün değişmesindedir.

Meselâ; SEMAE kelimesine de elif eklenmiştir. Ama bu ek, kelimenin kökeninde bir değişme meydana getirmemiştir.

Kelimenin kökeninde değişiklik yapacak eklemelerin varlığı ancak ve ancak el yazmalarından kontrol edilirse anlaşılabilmektedir.

Burada eklenen elif hem kelimeyi çoğul yapmış hem de kelimenin kökenini değiştirmiştir.

Bu bahsettiklerimiz sadece bir örnektir. Bunun gibi yüzlerce örnek getirmek mümkündür. İşte bundan dolayı; Kur’an çalışmalarında mutlaka ve mutlaka EL YAZMALARI, yani noktasız ve harekesiz olan Kur’an temel alınmalıdır.

Bu elbette bizim için oldukça zordur. Ama “zor” diyerek bu ulemâya teslim olmaktansa ömrümüzü Kur’an’ın bir kelimesine harcamak daha mümince bir davranıştır.

Kavramlar: