Kuran Ile Anlamli Olma

KUR’AN İLE ANLAMLI OLMA METODU

18.11.2023 tarihli dersimizde zorlandığınızı ve bazı şeyleri anlamlandıramadığınızı biliyorum.

Tanımın yol açtığı kafa karışıklığı

Belki her şey, yapmaya çalıştığımız şeyi tarif eden “tanım cümleyi” düşünmeden tam olarak kelimelerini ve kastettiği amacı kuşatmadan sarf ettik cümleleri: “Kur’an’ı Kur’an ile anlamak”

Güzel gelen bu cümlenin ömrü ‘İnna lllah ve inna ileyhi raciun’ cümlesi üzerinde düşünene kadarmış. 

“Anlamak” denmesi durumunda artık anlamak istediğiniz ve hatta anladığınız şey sizin nesnenizdir. 

‘İnna lillah ve inna ileyhi raciun’ ifadesi anlamanın “nesnesi” değil, anlamlı olmak isteyenin “öznesi”dir.

Akıl dünyamızda Kur’an’a yer vermek olmamalı Kur’an ile alâkamız, tam tersi Kur’an’ın indinde aklımıza da duygularımıza da soyutumuza da somutumuza da yer bulmak olmalı.

Kur’an; sonsuzun, insanın şimdisine ‘inzal’ olmuş ‘ind’idir. Bu ‘ind’, anlamanın nesnesi olamayacak kadar Yüce’dir. O öyle bir ‘ind’dir ki hiçbir anlamsızlık orada kendine yer bulamaz.

Bu yüzden Kur’an’ı aklımızın içine değil, aklımızı Kur’an’ın indine arz etmemiz şarttır.

Kabul ederse bizi, kendi Yüce indinde o zaman anlamlıyız demektir.

Cümleyi doğru kuramadık, yanlış bir cümleyi doğru sandık. “Kur’an’ı Kur’an ile anlama yöntemi”. Bilmiyorum, belki siz de üzerinde biraz düşününce bu cümlenin ne kadar kibirli bir cümle olduğunu göreceksiniz çünkü bu cümlede Kur’an hem nesne hem de sadece bir alet olmaktadır.

Eslemtü teslim ve anlamlılık

Allah’tan af dileniyorum, cümlenin bu çirkin anlamını hiç kastetmedim. Bilmeden hata ve günah işledim. Kurmam gereken cümle o değil;

“KUR’AN İLE ANLAMLI OLMA YÖNTEMİ” olmalıydı.

Kur’an, Yüce Allah’ın yani sonsuz ve sınırsız olanın “amacını izharıdır”.  Sonsuz ve sınırsız olanın “anlamak ve anlaşılmak” gibi bir sorunu veya bir durumu olmaz, olamaz. Sonsuz ve sınırsız olanın amacı her yerdedir, açıktır, nettir, en görünendir.

Allah sınırsız ve sonsuz ind’ini insana inzal etmiştir. Yani bir nevi kendi ind’inden feragat etmiştir. Sonsuz olanın ind’inde “var olma” sorunu da “var etme” sorunu da yoktur çünkü orada “yok” diye bir şey yoktur.

Kur’an, var edilmişlerin sonsuz var ile buluştuğu zemindir ve bu zeminin dışında bir buluşma zemini yoktur.

Sonsuz var bu zemine inmiştir. İnsan ise bu zemine çıkmalıdır. O’nun inzali kendi Zat’ının zorunlu gereğidir. Çünkü O, kendi Zat’ı dikkate alınmadan anlamlı olması mümkün olmayan bir “varlık” var etmiştir. “Anlamlı olmak” var edilenlerle alâkalıdır. Yoksa sonsuz olanın anlamlı olmak gibi bir sorunu yoktur. Evet, O kendi ind’inden inzal etmiştir. İnsansa bu ind’e terfi etmelidir. Bu terfiinin tek bir yolu ve yöntemi vardır:

اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ
Bakara 2 / 131

İż kâle lehu rabbuhu eslim kâle eslemtu lirabbi-l’âlemîn(e)

‘ESLEMTÜ’: Bu bir “anlama yöntemi” değildir. Bu “anlamlı olma” yöntemidir. “Anlama yöntemi” denmesi durumunda ‘eslemtü’ denmemiş olunmaktadır.

“Anlamlı olma” sorunu olmayan Kur’an’ın, bir anlama ameliyesinde ‘nesne’ olması bu yüzden doğru değildir. Kur’an anlamanın nesnesi değil, onunla anlamlı olmak isteyenlerin yükselmesi gereken sonsuzun insana inzal edilmiş ind’idir.

فَاِنْ حَٓاجُّوكَ فَقُلْ اَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلّٰهِ وَمَنِ اتَّـبَعَنِۜ وَقُلْ لِلَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَالْاُمِّيّ۪نَ ءَاَسْلَمْتُمْۜ فَاِنْ اَسْلَمُوا فَقَدِ اهْتَدَوْاۚ وَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُۜ وَاللّٰهُ بَص۪يرٌ بِالْعِبَادِ۟
Âl-i İmrân 3 / 20

Fe-in hâccûke fekul eslemtu vechiye li(A)llâhi vemeni-ttebe’an(i) vekul lilleżîne ûtû-lkitâbe vel-ummiyyîne eeslemtum fe-in eslemû fekadi-htedev ve-in tevellev fe-innemâ ‘aleyke-lbelâġ(u) va(A)llâhu basîrun bil’ibâd(i)

‘FE İN ESLEMU, FE QADİHTEDEV’: İşte bu cümle “anlamlı olma”nın; Kur’an’ı, “anlamanın nesnesi” haline getirmekle değil, Kur’an’a teslim olmakla olduğunu söylemektedir.

Bu yüzden izlediğimiz yolun tanım cümlesi: “Kur’an’ı Kur’an ile anlama metodu” değil, “Kur’an ile anlamlı olma metodu” olmalıdır.

Kavramlar: