Mülk 1 Ayet Meali

MÜLK 1. ÂYETİ MEÂLİ ile

‘TEBAREKE’, ‘EL-MÜLK’ KAVRAMLARI

تَبَارَكَ الَّذ۪ي بِيَدِهِ الْمُلْكُۘ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ
Mülk 4 / 1

Tebârake-lleżî biyedihi-lmulku ve huve ‘alâ kulli şey-in kadîr(un)

İlk ayetin genel irabı böyle:

321_Mulk_1_Ayet_Meali

İç irab’ta şu cümle biraz sorunlu gözüküyor: الَّذ۪ي بِيَدِهِ الْمُلْكُۘ (elleżî biyedihi-lmulku)

Çok ilginç, özellikle Kur’an’cı geçinenler Müptedayı mefule çevirmiş.

321_Mulk_1_Ayet_Meali

“Gizli” fiil dedim çünkü cümlede bir harf-i cer var ve mutlaka bir UMUM fiil olması lazım. Sıla cümlesini, kendi içinde isim cümlesi olarak görüyoruz.

Son cümlenin irabı:

321_Mulk_1_Ayet_Meali

cümle irabı ve kadir tartışması

İsim cümlesi de iki bileşik cümleden oluşuyor.

‘HUVE’ … MÜPTEDA

‘KADİR’ … HABER (ama aynı zamanda fiil olarak amel etmiş müştak kelime)

‘ALA KULLİ ŞEY’… fiil gibi amel etmiş ‘KADİR’ kelimesinin mefulü bih gayri sarihi

Mübtedanın (VE+HUVE) başındaki ‘Vav’ için “atıf” denmiş ama kanaatimce bu doğru değil. Kanaatimce ‘VE HUVE’ ile başlayan cümlenin HAL olması daha uygundur. Zaten az sonra anlama girdiğimizde bu görülecektir. “Atıf” diyenler ‘KADİR’ kelimesini fiil gibi amel ettirmemiş.

Bazı mealler bu cümleye şu manayı vermiş:

Bayraktar Bayraklı Meali – Hükümranlığın sahibi olan Allah, yüceler yücesidir

Erhan Aktaş Meali – Mutlak egemenliği elinde bulunduran Allah, ne kutludur

Edip Yüksel Meali – Yönetimi elinde bulunduran çok yücedir.

Mehmet Okuyan Meali – Otoritenin tek sahibi olan (Allah) yüceler yücesidir;

Süleymaniye Vakfı Meali – Bütün yetkileri elinde tutan Allah pek yücedir

Süleyman Ateş Meali – Mülk (mutlak hükümranlık ve yönetim), elinde bulunan yüce Allah, kutludur. O’nun herşeye gücü yeter

Mustafa İslamoğlu Meali – MUTLAK hükümranlık kudret elinde bulunan (Allah) ne yüce, ne ulu bir bereket kaynağıdır; ve O her şeye kâdirdir

Mehmet Okuyan Meali – Otoritenin tek sahibi olan (Allah) yüceler yücesidir; O her şeye gücü yetendir.

Diyanet Vakfı Meali – Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O’nun her şeye gücü yeter.

Ali Bulaç Meali – Mülk elinde bulunan (Allah) ne yücedir. O, her şeye güç yetirendir.

Bunlar ve yazmadığım meallerin tamamı ‘VE HUVE ALA KULLİ ŞEYİN KADİR’ cümlesindeki ‘KADİR’ kelimesini FİİL GİBİ amel ettirmemiş…

O ‘VAV’a “atıf” diyenler bu mealleri baz almışlar. Oysa cümlede bir harf-i cer var ve ‘KADİR’ kelimesi mutlaka fiil gibi amel etmeli… ‘KADİR’ kelimesi fiil olarak amel etse önceki cümleye ATIF olması mümkün olmuyor. Bu yüzden ben cümlenin olduğu gibi HAL cümlesi olması gerektiği kanaatindeyim.

Bence ilk anlam verilmesi gereken cümle, ana cümlenin faili de olan kavrama dönüşmüş şu cümledir … الَّذ۪ي بِيَدِهِ الْمُلْكُۘ (elleżî biyedihi-lmulku)

Önce sıla cümlesine ‘ELLEZİ’ olmadan anlam verelim: بِيَدِهِ الْمُلْكُۘ (biyedihi-lmulku)

‘Bİ’ harf-i cer’ine ‘Fİ’ anlamı mı verdik?

‘YED’ kelimesine “EL” manası mı vereceğiz?

“MÜLK, ONUN KUDRETİNE GÖRE OLUŞUR/OLUR.”…

“MÜLK, ONUN KUDRETİNDEN DOLAYI OLUŞUR.”

Umum fiili ‘YEKUN’ olarak alabiliriz.

Aslına bakılırsa ‘Bİ’ye ne anlam vermemiz gerektiğini en baştaki ‘TEBARAKE’ kelimesi söyleyecek.

Bu cümleden mutlaka bir umum fiil olması lazım geldiğini anladık.

Bu noktada تَبَارَكَ (tebareke) kelimesine meallerin çoğunda “YÜCELER YÜCESİDİR” gibi bir anlam verilmiş.

İşin içine ‘ellezi’ girince cümle kavrama dönüşmeli. ‘Ellezi’ kendinden sonrasını (sıla cümlesini) kavrama dönüştürür.

‘TEBAREKE’ KELİMESİNE VERECEĞİMİZ ANLAM SILA CÜMLESİNİN ANLAMINI DA BELİRLEYECEK.

tebareke kelimesi ve bereket tartışması

Ayete şöyle bir mana verebiliriz:

“MÜLK ONUN KUDRETİYLE OLUŞAN / VAR OLAN, HER BİR ŞEYE ÖLÇÜ KOYARAK / İLKE KOYARAK İSTİKRARI/DEVAMLILIĞI/SÜREKLİLİĞİ SAĞLADI.”

Bu kelime “BEREKET SAĞLADI” anlamına da gelmektedir AMMA bu ne demektir?

‘Külli şey’ – “her bir şey veya şey’in hepsi, her biri” …

“BEREKETLENDİRDİ, BEREKETLİ HÂLE GETİRDİ” ne demektir?

Aslında kelimenin “ÇOĞALTTI” anlamı yok.

Şimdi size şöyle bir örnek vereyim… Bir yıl bire bin veren, iki yıl bine bir veren, dördüncü yıl bire beş bin veren, beşinci yıl hiçbir şey vermeyen toprağa BEREKETLİ denir mi?

Ama her yıl bire yüz veren veya her yıl buna yakın ürün veren toprağa bereketli denir mi?

İşte bu da toprağın İSTİKRARLI olması demektir.

“BEREKET” kelimesinin anlamları arasında “SÜREKLİ OLMAK, DEVAMLI OLMAK” gibi anlamlar da var.

O halde ‘TEBAREKE’ kelimesine “İSTİKRARI/DEVAMLILIĞI sağladı” gibi bir anlam vermemizin önünde bir engel yok.

‘TEBAREKE’ kelimesine meal ve tefsirlerde olduğu gibi “YÜCELER YÜCESİDİR, YÜCEDİR” veya “MÜNEZZEHTİR” gibi anlamlar vermek asla ve kata gramere UYGUN değildir. Böyle bir mananın tercih edilmesi durumunda FİİL olan kelimeyi İSME ve fiil cümlesi olan cümleyi de isim cümlesine çevirmek olur, “YÜCEDİR” gibi bir anlam ‘TEBAREKE’ kelimesini HABERE çevirir. Dahası bu kelimeye “YÜCELER YÜCESİ” gibi bir anlamın tercih edilmesi durumunda zımnen “ÖNCEDEN ÖYLE DEĞİLDİ, O HÂLE GELDİ.” gibi bir anlam ortaya çıkıyor.

‘EL-MÜLKÜ’ kelimesi mansub olarak ‘EL-MÜLKE’ okunabilir mi?

el mulk terimi ve meal önerileri

‘EL MÜLKE’ olursa o zaman müpteda olmuyor. ‘EL MÜLK’ kelimesinin MERFU olmasının hiçbir gerekçesi yok.

‘EL MÜLKÜ’ kelimesinin merfu olması durumunda şöyle bir anlam verilebilir:

“O MÜLK ELİNDE BULUNAN”

Fakat bu cümle anlam olarak çok sakat… Çünkü bu durumda “BULUNMA” filinin faili ‘EL MÜLKÜ’ olacak yani onun elinde olmak ONUN değil ‘EL MÜLK’ÜN iradesiyle olmuş oluyor.

‘EL MÜLKÜ’ kelimesi merfu olduğu müddetçe cümleye bir şey karıştırmadan ya da cümlenin gramerini bozmadan asla anlam verilemiyor, ‘MÜLK+Ü’ şeklinde anlam verilemez.

‘EL MÜLK’ nedir? “MEŞRU YETKİ/YÖNETİM/SAHİPLİK/VARLIK (mülk)”

“YÖNETİMİ KENDİ KUDRETİNDE BULUNDURAN, HER BİR ŞEYE İLKELER KOYARAK İSTİKRARI SAĞLADI.”

Başında ‘el-’ takısı olmasından dolayı “BU VARLIĞI” şeklinde bir anlam verilebilir ama “HAKİMİYET/EGEMENLİK” sanki daha uygun.

‘Meleke’ fiilinin mastarı ‘MÜLKEN’.

“MÜLKÜ KENDİ KUDRETİYLE VAR EDEN, HER BİR ŞEYE ÖLÇÜ KOYARAK İSTİKRARI SAĞLADI.”

Bu cümle ne aklen ne naklen ne de hazfen herhangi bir mefule ihtiyaç duymaz.

Çünkü cümledeki “her bir şey”in meful olduğu gayet kolayca anlaşılıyor.

“HER BİR ŞEYE İLKE KOYARAK İSTİKRARI SAĞLADI” denmesi durumunda istikrarlı hâle getirilen şeyin hem yaratılan hem de yaratılacak olanlar olduğu gayet kolayca anlaşılıyor değil mi?

“HER BİR ŞEYE İLKE KOYARAK HER BİR ŞEYİ İSTİKRARLI HÂLE GETİRDİ.”

“HER BİR ŞEYE İLKE KOYARAK İSTİKRARI SAĞLADI.”

Bu cümle ilke konulmayan bir şey olMAdığını gayet açık bir şekilde belirtiyor… Bu cümleden sonra “NEYDE İSTİKRARI SAĞLADI?” şeklinde bir soru sorulması abestir.

İstikrarın İLKE KONULANLARDA olduğu ve ilke konulmamış hiçbir şey olmadığı gayet kolayca anlaşılmıyor mu?

Benim ilk ayetle ilgili doğru olduğuna kanaat getirdiğim meal şu şekildedir:

“MÜLKÜ KENDİ ELİNDE BULUNDURAN, HER BİR ŞEYE ÖLÇÜ/İLKE KOYARAK İSTİKRARI/DEVAMLILIĞI SAĞLADI.”

Kavramlar: