Nestebiku Terakna Meta Yusuf 17

YÛSUF 17. ÂYETİ ile ‘NESTEBİKU’, ‘TERAKNA’ ve ‘META’

Soru: Nestebiku ifadesinde (Yusuf ile kardeşler arasında bir yarışma (rekabet) var.) Bağlam bu mudur?

Müktesebâtın nokta ve hareke tercihlerine hiçbir şey demesek bile ANLAM tercihinde bulunurken yaptıkları bile asıl anlaşılması gerekenin önünde en büyük engel olarak durmaktadır. MESELÂ…

قَالُوا يَٓا اَبَانَٓا اِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ وَتَرَكْنَا يُوسُفَ عِنْدَ مَتَاعِنَا فَاَكَلَهُ الذِّئْبُۚ وَمَٓا اَنْتَ بِمُؤْمِنٍ لَنَا وَلَوْ كُنَّا صَادِق۪ينَ
Yûsuf 12 / 17

Kâlû yâ ebânâ innâ żehebnâ nestebiku veteraknâ yûsufe ‘inde metâ’inâ feekelehu-żżi/b(u)(s) vemâ ente bimu/minin lenâ velev kunnâ sâdikîn(e)

TDV Meali – Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusuf’u eşyamızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.

Ayetteki ‘NESTEBİKU’ ifadesi “belli bir amaca herkesten önce ulaşmak için yarışmak” anlamındadır. Yarışmaların hepsi önceden belirlenen bir hedefe herkesten önce ulaşmak için yapılır. Yani eğer ortada bir yarışma varsa yarışanların hepsinin varmak istedikleri bir hedeflerinin de olması gerekmektedir. Eğer ayette böyle bir yarıştan bahsediliyor olsaydı mutlaka devamında ‘İLE’ veya ‘Bİ’ harf-i cer’i ile başlayan bir hedefin belirtilmesi veya ‘Fİ’ veya ‘ALA’ ile başlayan ve yarışmanın konusunu belirten kelimelerin olması gerekirdi. ‘NESTEBİKU’ kelimesinin ifade ettiği anlam bu haliyle çok geniştir. Açık artırma, herhangi bir konuda diğerini geçme, herhangi bir konuda iddia etme, herhangi bir meseleyi çözmede münazara yapma vs. Fakat ayette ne yarışmanın hedefi vardır ne yarışın ne ile yapıldığı vardır ne de başka tanıtıcı herhangi bir şey vardır. Bu durumda kelimeye “YARIŞACAKTIK” gibi bir anlam verilmesinin imkanı yoktur. Bu kelimeye “yarışacaktık” şeklinde mana verenler geleneksel Yusuf kıssasının etkisinde bu anlamı vermektedirler. Peki kelimeye ne anlam vermek gerekmektedir?

Anlam tercihleri ve Nestebiku tartışması

Bu noktada kelimeye anlam yüklemek için olayın biraz daha gerisinden gelmek gerekmektedir.

  1. Bu kardeşler babalarından koyun gütmek için gittikleri kırlarda Yusuf oynasın zıplasın diye onu babalarından istemediler. Kendi mallarıyla Yusuf ticaret yapsın, tecrübe kazansın diye istediler. Yani amaçları TİCARİ BİR SEFERE ÇIKMAK.
  2. Bu durumda gidecekleri yön, izleyecekleri rota bellidir demektir. Herhangi bir amaçları olmadan ticari sefere çıkmak mümkün değildir zaten.
  3. Olayın burasına kadar bu kardeşlerin ticaret için YÜRÜMEK dışında bir vasıtaya başvurduklarına dair bir delil yoktur.
  4. İşte bundan dolayı ben hem 10. ayette hem de 19. ayette geçen ‘SEYYARE’ kelimesinin iştikakının ‘SEBBARE’ şeklinde olması gerektiğini söyledim. Yani bu adamlar belli bir yere kadar YÜRÜYEREK gidiyorlar ama oradan sonrasında GEMİ ile devam edecekler.
  5. Bu kardeşler giderlerken yanlarında ‘META’ları var. ‘META’ kelimesi, beraberinde kullanılan diğer kelimelere göre anlam kazanmaktadır. (Birazdan bu kelimeyi daha da açmaya çalışacağım). Kardeşlerin yanında ticari metaları varsa varmak istedikleri geminin bir YÜK gemisi olduğu açıktır. Bunlar mallarını belli bir mesafe gemi dışında bir şeyle taşıyorlar. Bunlar; yük devesi, katır, at, eşek vs. olabilir.
  6. Binmek istedikleri gemiye “online bilet” alma veya önceden rezervasyon imkanları bulunmamaktadır.
  7. Bu durumda limana gelen gemi, yolcularını talebe göre almaktadır.
  8. İşte ‘NESTEBİKU’ ifadesi de bu talep için kullanılmış olabilir.

‘META’ ifadesi “son derece iyi olmak, kıymetli olmak” gibi anlamlara gelen kök fiilden türemiş bir kelimedir (iştikakı doğru varsayarak)… ‘METAUN’ şeklinde isim olarak kullanılması durumunda “mal, servet, eşya veya zevk” anlamındadır… Kur’an’da bu kökten türemiş 70 kelime bulunmaktadır. Fakat bu kullanımlar cümledeki diğer kelimelere göre farklı anlamlara gelmektedir.

فَاَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَاَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا ف۪يهِۖ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّۚ وَلَكُمْ فِي الْاَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ اِلٰى ح۪ينٍ
Bakara 2 / 36

Fe ezellehume-şşeytânu ‘anhâ feaḣracehumâ mimmâ kânâ fîhi vekulna-hbitû ba’dukum liba’din ‘aduvv(un) velekum fi-l-ardi mustekarrun vemetâ’un ilâhîn(in)

TDV Meali – Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.

Mesela bu ayette ‘META’nın ne olduğu belirtilmeden “KENDİSİNDEN FAYDALANILAN ŞEYLER” anlamında geçmektedir. Bunlar her şey olabilir.

Ayette ‘MUSTEKAR’ kelimesi kullanılmış… Bu şu demektedir. BURADA ‘MÜSTEKAR’ (yerleşik) OLABİLMENİZ İÇİN BELLİ BİR ZAMANA KADAR, KALMANIZI SAĞLAYACAK FAYDALAR VARDIR… Yani buradaki ‘META’ bahse konu olan kişilerin ‘MÜSTEKAR’ OLMA amacına yöneliktir.

لَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ طَلَّقْتُمُ النِّسَٓاءَ مَا لَمْ تَمَسُّوهُنَّ اَوْ تَفْرِضُوا لَهُنَّ فَر۪يضَةًۚ وَمَتِّعُوهُنَّۚ عَلَى الْمُوسِعِ قَدَرُهُ وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدَرُهُۚ مَتَاعًا بِالْمَعْرُوفِۚ حَقًّا عَلَى الْمُحْسِن۪ينَ
Bakara 2 / 236

Lâ cunâha ‘aleykum in tallektumu-nnisâe mâ lem temessûhunne ev tefridû lehunne ferîda(ten) vemetti’ûhunne ‘ale-lmûsi’i kaderuhu ve’ale-lmuktiri kaderuhu metâ’en bilma’rûf(i) hakkan ‘ale-lmuhsinîn(e)

TDV Meali – Nikâhtan sonra henüz dokunmadan veya onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız bunda size mehir zorunluğu yoktur. Bu durumda onlara müt’a (hediye cinsinden bir şeyler) verin. Zengin olan durumuna göre, fakir de durumuna göre vermelidir. Münasip bir müt’a vermek iyiler için bir borçtur.

Mesela bu ayette kelime “EVLİLİK BAĞININ GETİRDİĞİ AYRICALIKLARDAN DOLAYI EŞİNDEN FAYDALANMA” amacında kullanılmıştır.

وَالَّذ۪ينَ يُتَوَفَّوْنَ مِنْكُمْ وَيَذَرُونَ اَزْوَاجًاۚ وَصِيَّةً لِاَزْوَاجِهِمْ مَتَاعًا اِلَى الْحَوْلِ غَيْرَ اِخْرَاجٍۚ فَاِنْ خَرَجْنَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ ف۪ي مَا فَعَلْنَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِنَّ مِنْ مَعْرُوفٍۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
Bakara 2 / 240

Velleżîne yuteveffevne minkum veyeżerûne ezvâcen vasiyyeten li-ezvâcihim metâ’en ile-lhavli ġayra iḣrâc(in) fe-in ḣaracne felâ cunâha ‘aleykum fî mâ fe’alne fî enfusihinne min ma’rûf(in) va(A)llâhu ‘azîzun hakîm(un)

TDV Meali – Sizden ölüp de (dul) eşler bırakan kimseler, zevcelerinin, evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hususunda (sağlıklarında) vasiyet etsinler. Eğer o kadınlar, (kendiliklerinden) çıkıp giderlerse, kendileri hakkında yaptıkları meşru şeylerden size bir günah yoktur. Allah azîzdir, hakîmdir.

Mesela bu ayette, ölen kişilerin eşlerinin EVLERİNDEN FAYDALANMA anlamında kullanılmıştır.

Âl-i İmrân/14

زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَٓاءِ وَالْبَن۪ينَ وَالْقَنَاط۪يرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْاَنْعَامِ وَالْحَرْثِۜ ذٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَاٰبِ

Zuyyine linnâsi hubbu-şşehevâti mine-nnisâ-i velbenîne velkanâtîri-lmukantarati mine-żżehebi velfiddati velḣayli-lmusevvemeti vel-en’âmi velharś(i)(k) żâlike metâ’u-lhayâti-ddunyâ(s) va(A)llâhu ‘indehu husnu-lmeâb(i)

TDV Meali – Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.

Meta kelimesinin kökeni ve kullanımları

Mesela bu ayette KADINLAR, EVLATLAR, ALTIN, GÜMÜŞ, AT, SAĞMAL HAYVAN, EKİN gibi şeylerin hepsine ‘METAU’L HAYATUT DUNYA’ denilmiştir. Burada her şeyin ‘META’ olması anlaşılmaktadır ama KADINLARIN ‘META’ OLMASI hem yanlış anlaşılmaktadır hem de aşağılayıcı bir durum gibi gözükmektedir. Fakat bambaşka bir durum vardır. Kur’an’ın hiçbir yerinde ERKEKLERİN KADINLAR İÇİN ‘META’ OLDUĞUNA DAİR BİR KULLANIM YOKTUR. Bu ayetteki ifadeyi “Kadınlar erkeklerin malıdır” şeklinde anlamış eski müfessirler. Oysa hiçbir zaman bir erkek kadın için META OLMAZ. Çünkü erkek DOĞURAMAZ.

Dünya hayatının devamlılığı sadece KADINA bağlıdır. Kur’an, bir erkek olmadan doğum yapabilen kadınlardan bahsetmiştir ama kadınlar olmadan da üreyebilen, neslini devam ettirebilen bir erkekten bahsetmemiştir.

İşte bu durum sadece KADINLARI ‘META’ yapmaktadır. Biraz önce ‘META’ kelimesi “geçtiği bağlama göre anlam kazanıyor” demiştim. Bu ayette anlatılan şey DÜNYA hayatının devamlılığıdır ve bu sadece kadına bağlı olduğu için KENDİSİNDEN FAYDALANILAN ŞEY “KADIN” olmaktadır.

Yoksa kadın “MAL” anlamında değildir.

Örnekleri çoğaltabiliriz ama sonuçta ‘META’ kelimesi “ulaşılmak istenen şey için kendisinden faydalanılan her şey” anlamındadır. Mesela şu anda ben bir yazıyı size ulaştırmak için “bilgisayar” kullanıyorum. İşte bu amacın ‘META’sı bilgisayar olmaktadır. Yine bir anlamı size ulaştırmak istiyorum ve bir LİSANI kullanıyorum… İşte bu, dili ‘META’ yapmaktadır.

Kıssaya geri dönecek olursak… Bu kardeşler TİCARİ bir sefere çıkmaktadırlar ve ‘META’ kelimesi işte bu bağlamda kullanılmaktadır. Ticari hedeflerine ulaşmak için kullandıkları MAL ise ‘META’dır.

Mesela Yusuf suresinin ilerleyen ayetlerinde ‘EVİYA’ kelimesi kullanılmaktadır. Bu kelime ticari olsun ya da olmasın bir sefer sırasında kullanılan kapkacak, eşya, yatak, örtü anlamında kullanılmıştır. Bunlara ‘META’ denmemiştir. Çünkü ticari bir seferde amaçlanan, bir şeyleri alıp satarak para kazanmaktır. Dolayısıyla sadece bu amaca hizmet edecek şeylere ‘META’ DENMEKTEDİR.

Mesela yine Yusuf suresinin ilerleyen ayetlerinde bu kardeşler paralarını ‘META’LARININ içinde bulmuşlardır. Yani Yusuf o paraları satın aldıkları ticari eşyanın içine koymuştur. Ona ‘META’ denmesinin sebebi ise o yolculuğa çıkma sebepleri ONU SATIN ALMAK olduğu içindir.

Umarım ‘META’ kelimesinin ne olduğu anlaşılmıştır…

Soru: ‘Metaine’ ifadesinde; Yusuf’un hadım edilip köle olarak satılması ile ticari mallarına çökmesi çelişkili değil mi? Eğer kardeşler yalan söylüyor ise -ki öyle- eşyaların ya da paranın yanlarında olması gerekmez mi? Yakup’a da delil lazım. Eşya yok (Yusuf çaldı), peki ya para?

Bu kardeşler babalarına “YUSUF bizim paramızı çaldı.” demiyorlar… “’META’MIZI çaldı.” diyorlar.

Zaten 17. ayeti biraz daha dikkatli okursanız şöyle diyor… ‘TEREKNE YUSUFE İNDE METAİNE’

Cümlede ‘METAİNE VE DERAHİME’ (dirhemlerimiz) denmiyor. Bu noktada “PEKİ YA PARA?” sorusunun amacını ben anlamadım.

Yusuf’un hadım edilip satılması ile ticari mallara çökmesinde nasıl bir çelişki var? İki olay, iki farklı mizansen var… Hadım edilip satılması gerçekte olan bir olay… Ticari mallarına çökmesi ise uydurdukları bir yalan… Bunlar babalarına “Biz Yusuf’u hadım edip sattık.” demiyorlar ve babalarının da bundan hiç haberi yok… Onlar babalarına “Yusuf TİCARİ MALLARIMIZI ALIP TÜYDÜ.” diyorlar.

Ayette geçen ‘TEREKNA’ ifadesinin ‘İNDE’ ile kullanılması basit manada bir terk etmeden değil GÜVENİP KENDİ HALİNE BIRAKMA’dan bahsedildiğine delildir. ÇÜNKÜ ‘İNDE’ kelimesi birinin hükmü altına bırakmak, birinin idaresi altına bırakmak, birinin her türlü erişimine açık hale getirmek anlamındadır.

Müfessirlerin ve meal yazarlarının tamamı ‘İNDE’ kelimesine ‘ALA’ harf-i cer’inin anlamını vermişlerdir.

‘TEREKNA YUSUFE İNDE METAİNE’ ifadesi tam tamına “TİCARİ MALLARIMIZIN KORUMASINI YUSUF’UN KENDİ İRADESİNE BIRAKTIK.” anlamındadır.

Yani güya Yusuf’a o kadar güvenmişler ki ONU KONTROL ETMEYİ DAHİ AKILLARINDAN GEÇİRMEMİŞLER. Bu yüzden ‘TERAKNA’ ifadesini kullanıyorlar…

‘TERAKNA’ ifadesi “hiç karışmadan tamamen kendi haline bırakmak” anlamındadır.

Daha önce ayette geçen ‘İNNA ZEHABNA NESTEBİKU’ ifadesine “BİZ YARIŞIRCISINA GİTTİK” şeklinde bir anlam vermiştim. Cümlenin irabı şu şekildedir.

‘İNNE’ … Nasb edatı

Terakna ve Nestebiku ifadelerinin yorumu

‘NA’‘İnne’nin ismi

‘ZEHABNA’‘İnne’nin haberi

‘NESTEBİKU’ … her halükarda “hal” fiili

Bu ifadenin anlamı… “ÖNDERLİK YAPARAK” şeklinde olabilir.

Daha önceki ayetlerde geçen ‘YERTA’A’ ve ‘YELAB’ kelimelerine “Bizim mallarımızla ticari tecrübe kazansın.” anlamını vermiştik… Bu yolculuğun amacı veya bu adamların Yusuf’u beraberinde götürmelerinin ilk sebebi büyük kardeşler olarak kendi mallarını Yusuf’a sermaye edip onun ticari tecrübeler kazanmasını sağlamaktır. ‘TERAKNA YUSUFE İNDE METAİNE’ ifadesi de işte bunu vurgulamaktadır. İfadeye dikkat ederseniz ‘METAİ+NA’ denmektedir. “BİZİM METALARIMIZ”… Yani bu ticari seferde Yusuf’un ‘meta’sı yoktur. Peki bu ‘META’LARI Yusuf’un ukdesine terk etmelerinin amacı nedir? Onun tecrübe kazanması için zaten böyle yapmaları gerekmektedir. Bu durumda ‘NESTEBİKU’ ifadesi işte bu amaç için “ÖNDE GİTMEK” anlamında olabilir.

‘META’ konusunu daha da derinleştirmek isteyen kardeşlerime bir tavsiye… ‘HAZZUN’ kelimesi ile ‘METAUN’ kelimesini karşılaştırmalı okusunlar… Bu iki ifadeyi karşılaştırmalı okumak özellikle ‘ŞEHVETİ MİNEN NİSAİ’ ifadesini anlamaya yardımcı olacaktır.

Kavramlar: