Nisa 10 Ayet Meali

NİSÂ 10. AYET MEALİ

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَأْكُلُونَ اَمْوَالَ الْيَتَامٰى ظُلْمًا اِنَّمَا يَأْكُلُونَ ف۪ي بُطُونِهِمْ نَارًاۜ وَسَيَصْلَوْنَ سَع۪يرًا۟
Nisâ 4 / 10

İnne-lleżîne ye/kulûne emvâle-lyetâmâ zulmen innemâ ye/kulûne fî butûnihim nârâ(an) veseyaslevne se’îrâ(n)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali – Yetimlerin mallarını zulümle yiyenler, ancak ateş yerler, o mallar, karınlarında ateştir adeta ve onlar, alevli ateşe atılacaklardır.

Giriş ve çalışmanın amacı

Ali Bulaç Meali – Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.

Bayraktar Bayraklı Meali – Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarında ateş yemiş olurlar. Yakında onlar alevli bir ateşe gireceklerdir.

Kur’an Yolu (Diyanet İşleri) – Yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş dolduruyorlar. Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.

Diyanet Vakfı Meali – Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.

Edip Yüksel Meali – Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylayacaklar.

Elmalılı Meali (Orijinal) – Yetimlerin zulmen mallarını yiyenler muhakkak karınlarında sırf bir ateş yerler ve yarın bir çılgın ateşe yaslanırlar

Erhan Aktaş Meali – Haksız şekilde yetimlerin mallarını yiyen kimseler, ancak karınlarına ateş doldurmuş olurlar. İşte onlar, yakında kızgın alevli ateşe atılacaklardır.

Mehmet Okuyan Meali – Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler, şüphesiz karınlarında ancak ateş yemiş olur. Onlar, alevlenmiş ateşe girecektir.

Temel kavramlar ve tanımlar

Mustafa İslamoğlu Meali – Doğrusu, yetimlerin mallarını haksız yere boğazlarına geçirenler, karınlarını yalnızca ateşle doldurmuş olurlar. Zira, gelecekte çılgın bir ateşe çıra olacaklar

Süleyman Ateş Meali – Zulüm ile öksüzlerin mallarını yiyenler, karınlarına sadece ateş koymaktadırlar ve çılgın bir ateşe gireceklerdir.

  1. Ayette mecaz vardır çünkü يَأْكُلُونَ اَمْوَالَ (ye/kulûne emvâle) “mal” yenen bir şey değildir. ‘EKELE’ fiili “bir şeyi erozyona uğratmak, iç etmek, heder etmek” gibi manaları olan bir fiildir. Bu noktada kelimeye verilecek en doğru anlam “ZİMMETİNE GEÇİRMEK” olmalıdır.
  2. Ayetteki ظُلْمًا (zulmen) ifadesi “karanlık” anlamında olan bir kelimedir. “Karanlık” ise cisimlerin ve kişilerin seçilemediği bir durumdur. Bu noktada bu kelimeye verilmesi gereken en doğru anlamın “İLKESİZCE” olması gerekmektedir. Çünkü önceki 6. ayette yetimlerin malından yemeye (faydalanmaya) ruhsat verilmektedir.
  3. Ayette TEŞBİH-İ ZIMNİ vardır. Çünkü اِنَّمَا يَأْكُلُونَ ف۪ي بُطُونِهِمْ نَارًاۜ (innemâ ye/kulûne fî butûnihim nârâ(an)) cümlesinde ‘EKELE’ fiilinin mefulü ‘naren’ kelimesidir ve ne bu dünyada ne de ahirette ‘nar’ yenilen bir şeydir. Kur’an’ın hiçbir yerinde ahirette kişilerin karınlarına ateş doldurulacağına dair bir anlatım yoktur. Yani ahirette böyle bir cezalandırma yöntemi yoktur.

Buna göre ayete şu mealin verilmesi gerekmektedir:

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَأْكُلُونَ اَمْوَالَ الْيَتَامٰى ظُلْمًا اِنَّمَا يَأْكُلُونَ ف۪ي بُطُونِهِمْ نَارًاۜ وَسَيَصْلَوْنَ سَع۪يرًا۟
Nisâ 4 / 10

İnne-lleżîne ye/kulûne emvâle-lyetâmâ zulmen innemâ ye/kulûne fî butûnihim nârâ(an) veseyaslevne se’îrâ(n)

YETİMLERİN MALLARINI İLKESİZCE ZİMMETLERİNE GEÇİRENLER İÇ DÜNYALARINDA SADECE BİR ATEŞİ ZIMMETLERİNE GEÇİRMİŞ GİBİDİRLER VE YAKINDA ZATEN KIZGIN BİR ATEŞE GİRECEKLER.

Teşbih-i zımni kavramı ve örnekleri

TEŞBİH-İ ZIMNİ NEDİR?

Bu teşbih türü diğer teşbih türlerinden farklıdır. Bu teşbihte teşbih edatı kullanılmaz ve teşbih olduğu, sözün gelişinden anlaşılır.

Mesela,

“Kim alçalmışsa artık alçaklık ona zor gelmez.”

“Çünkü hiçbir yara ölüye zarar vermez.”

Bu beyitte herhangi bir teşbih edatı kullanılmamıştır ama alçaklık yapan kişi “ölüye” yaptığı alçaklıklarda bir “yara”ya benzetilmiştir.

A’râf suresinin 40. ayetinde geçen şu cümlenin de teşbih-i zımni olduğu söylenmektedir:

وَلَا يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتّٰى يَلِجَ الْجَمَلُ ف۪ي سَمِّ الْخِيَاطِۜ

(velâ yedḣulûne-lcennete hattâ yelice-lcemelu fî semmi-lḣiyât(i))

Bu ayete teşbih olmadan şu mealin verilmesi de mümkündür:

YETİMLERİN MALLARINI İLKESİZCE ZİMMETLERİNE GEÇİRENLER, BATINLARINDA SADECE BİR ‘NAR’I ZİMMETLERİNE GEÇİRİRLER VE ZATEN YAKINDA BİR ‘SAİR’E SOKULACAKLAR.

Kavramlar: