Nisa 159 160 161 Ayet Meallerindeki Celiskiler

NİSÂ 159-160-161. AYET MEALLERİNDEKİ ÇELİŞKİLER

ÇELİŞKİ 1:

وَاِنْ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ اِلَّا لَيُؤْمِنَنَّ بِه۪ قَبْلَ مَوْتِه۪ۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يَكُونُ عَلَيْهِمْ شَه۪يدًاۚ
Nisâ 4 / 159

Ve-in min ehli-lkitâbi illâ leyu/minenne bihi kable mevtih(i) veyevme-lkiyâmeti yekûnu ‘aleyhim şehîdâ(n)

Ehl-i kitaptan her biri, kendi ölümünden önce, ona (İsa’nın Allah’ın elçisi olduğuna) mutlaka inanacaktır. O da tekrar dirilip kalkış günü onların aleyhine şahitlik edecektir.

İsa’ya iman iddiaları ve çelişkiler

Bu ayette “ehl-i kitaptan her birinin ölmeden önce İsa’ya iman edeceği” söylenmektedir. Müktesebata göre ehl-i kitaptan kasıt “Yahudiler ve Hristiyanlar”dır. Bu ifade ‘LE YU’MİNENNE’ şeklinde tekid ile söylenmiştir fakat ehl-i kitap zaten Yahudi ve Hristiyan’sa, Yahudilik ve Hristiyanlık da Musa’ya ve İsa’ya inanmaksa bu söylem Hristiyanlar için şöyle bir anlama gelmektedir:

İSA’YA İNANANLARIN HER BİRİ ÖLMEDEN ÖNCE İSA’YA İNANACAK.

ÇELİŞKİ 2:

Müktesebata göre ehl-i kitap “Yahudiler ve Hristiyanlar”dır. Ayette “inanacaklar” ifadesi TEKİD iledir. Bu geleceğe dair bir haberdir oysa Yahudiler hâlâ ona inanmamıştır. Bu durumda bu haber gerçekleşmemiş bir haber midir?

ÇELİŞKİ 3:

Ayete verilen mealdeki cümlenin ilk yarısı şöyledir: “Ehl-i kitaptan her biri kendi ölümünden önce ona (İsa’nın Allah’ın elçisi olduğuna) mutlaka inanacaktır.” yani ehl-i kitap ölmeden önce İsa’ya inanmışlardır. “İnanmış olmak” demek aynı zamanda inanmadan önceki durumla hesaplaşmak ve tövbe etmek demektir zaten tövbe etmemişlerse iman etmeleri de mümkün değildir. Hal böyleyken ayete verilen mealin ikinci cümlesi şöyledir: “O da tekrar dirilip kalkış günü onların aleyhine şahitlik edecektir.” İsa’nın, ahiret hayatında, inanmış olarak ölmüş insanların ALEYHİNE şahitlik yapması çok tuhaftır. İnanmamış olsalardı aleyhlerine şahitlik yapması gerekirdi.

ÇELİŞKİ 4:

Yahudi uygulamaları ve helal-haram tartışmaları

Mâide suresinde “Ben ölene kadar onların arasında idim, ölümünden sonra artık onların gözetleyeni sen oldun, ne yaptıklarından haberim yok.” diyen İSA, kendi ölümünden sonra ta son saate kadar olan ehl-i kitaba nasıl şahit olacak?

ÇELİŞKİ 5:

فَبِظُلْمٍ مِنَ الَّذ۪ينَ هَادُوا حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ طَيِّبَاتٍ اُحِلَّتْ لَهُمْ وَبِصَدِّهِمْ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ كَث۪يرًاۙ
Nisâ 4 / 160

Febizulmin mine-lleżîne hâdû harramnâ ‘aleyhim tayyibâtin uhillet lehum vebisaddihim ‘an sebîli(A)llâhi keśîrâ(n)

Yahudilerin yanlış tutum ve davranışları ve birçok kimseyi Allah’ın yolundan engellemeleri sebebiyle daha önce onlara helal kılınmış temiz şeyleri haram kıldık.

Bir önceki ayette, muhataplar ‘EHL-İ KİTAP’ yani “Yahudiler ve Hıristiyanlar”ken (müktesebata göre) bu ayette muhatap sadece ‘ELLEZİNE HADU’ olmuştur. Ayete verilen meale göre, YAHUDİLERE helal kılınmış temiz şeyler haram kılınmıştır. Bu durumda Yahudiler sadece pislik mi yiyeceklerdir?

ÇELİŞKİ 6:

Ayete verilen mealde, Yahudilere helal kılınmış temiz şeylerin haram edilmesinin gerekçesi olarak;

  1. Yanlış tutum ve davranışları (zulümleri)
  2. Birçok kimseyi Allah’ın yolundan engellemeleri

gösterilmektedir. İnsanları Allah’ın yolundan alıkoyanlar zaten helal-haram dinlemezler, zaten tevhid-şirk dinlemezler, zaten sapıtmışlardır. Bu durumda zaten helal-haram dinlemeyenlere HELAL olanları haram edip sadece pis olanı yemeye mahkum etmek, “fare dağa küsmüş” anlamına gelmez mi?

ÇELİŞKİ 7:

وَاَخْذِهِمُ الرِّبٰوا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَاَكْلِهِمْ اَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِۜ وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ مِنْهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا
Nisâ 4 / 161

Veaḣżihimu-rribâ vekad nuhû ‘anhu veeklihim emvâle-nnâsi bilbâtil(i) vea’tednâ lilkâfirîne minhum ‘ażâben elîmâ(n)

(Bunun diğer sebepleri de) Kendilerine yasak edildiği halde faiz almaları ve insanların mallarını bâtıl yollarla yemeleridir. İçlerinden kâfir olanlara acıklı bir azap da hazırladık.

Bu ayete verilen meale göre, Yahudilere temiz ve helal olan şeylerin haram kılınmasının gerekçeleri sayılmaya devam etmektedir. Gerekçeler: 

  1. Kendilerine yasak edildiği halde faiz almaları
  2. İnsanların mallarını bâtıl yollarla yemeleri

şeklinde gösterilmektedir. Yasak edildiği halde faiz almak zaten pislik yemektir. Şimdi bu Yahudilere “temiz olan helaller” yasaklandığına göre MEŞRU YOLLARLA para kazanmak onlara yasaklanmış olmaktadır yani bu durumda Yahudilerin temiz ve helal olanı yapmaları HARAMDIR, bu yüzden onlar da pis olanı yapmaya devam etmek zorundadırlar. O halde Yahudilerin pislik yapmaya devam etmeleri aslında kendilerine konulan yasaklara harfiyen uymaları anlamına gelmektedir.

ÇELİŞKİ 8:

Riba almak zaten helal-haram gözetmeyen kişilerin yaptığı bir şeydir. Helal-haram gözetmeyen birilerine kalkıp da haram koymak neyin kafasıdır?

ÇELİŞKİ 9: 

Metinlerarası tutarlılık ve kaynak değerlendirmesi

Ayetlerde UMUM ifade eden kavramlar kullanmaktadır. Mesela, ‘ellezine hadu’ kavramı (müktesebata göre) tüm Yahudileri kapsamaktadır. Bu durumda ayetler Yahudilerin menfi davranışlarını anlatırken bir istisna getirmediğine göre “tüm Yahudiler yanlış tutum ve davranış içindedir, tüm Yahudiler Allah’ın yolundan alıkoymaktadır, tüm Yahudiler faiz almaktadır, tüm Yahudiler insanların mallarını bâtıl yollarla yemektedir” gibi bir sonuç çıkmaktadır. Bu sonuca göre çocuk, kadın, ihtiyar, alâkalı, alâkasız her Yahudi böyledir ve her Yahudi’ye HELAL VE TEMİZ olanı yemek HARAMDIR fakat Yahudilerin yediklerine bakarsak Müslümanların yedikleriyle tıpatıp aynı helalleri yemektedirler yani PİSLİK yiyen bir Yahudi yoktur. O halde bu haram onlara işlememiş bir haram mıdır?

ÇELİŞKİ 10:

Kur’an’da temiz ve helal olan yiyeceklerin (etlerin) KEÇİ, KOYUN, DEVE VE İNEK olduğu belirtilmiştir. Yahudiler DEVE eti yememektedirler. Bu meallere göre temiz ve helal olanlardan sadece DEVE onlara haram edilmiştir. Yahudiler de bu harama harfiyen uymaktadırlar. O halde Yahudiler deve yememekle harama uymuş olmaktadırlar.

Peki bu haram ne için konulmuştu?

  1. ZULÜMLERİ YÜZÜNDEN
  2. İNSANLARI ALLAH’IN YOLUNDAN ÇEVİRMELERİ YÜZÜNDEN
  3. FAİZ ALMALARI YÜZÜNDEN
  4. İNSANLARIN MALLARINI BÂTIL YOLLARLA YEMELERİ YÜZÜNDEN

Haramlar, kişileri kötü olandan vazgeçirmek için konulurlar. Realiteye baktığımızda helal ve temiz olanların haram edilmesi (sadece deve eti) Yahudiler tarafından benimsenmiştir. Bu da onları haramlara uyma hususunda muttaki yapmaktadır ama haramı koyma gerekçeleri hâlâ durmaktadır. O halde bu haramı koymanın bir anlamı da kalmamaktadır.

ÇELİŞKİ 11:

‘Ellezine hadu’ kavramı zaten “istikametten sapmış olanlar” anlamına gelmektedir. İstikametten sapmış olanlara sanki haram-helal dinliyormuş gibi haram koymanın anlamı nedir?

Kavramlar: