Başlıklar
SECDE 23. ÂYET – O KİTAP SANA ULAŞACAK
Velekad âteynâ mûsâ-lkitâbe felâ tekun fî miryetin min likâ-ih(i) vece’alnâhu huden libenî isrâ-îl(e)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali – Ve andolsun ki Musa’ya da kitap vermiştik, ona kavuşacağında şüphen olmasın ve biz, İsrailoğullarına o kitabı, doğru yolu gösteren bir rehber yapmıştık.
Ali Bulaç Meali – Andolsun, biz Musa’ya kitabı vermiştik; böylece sen ona kavuşmaktan kuşku içinde olma. Biz onu İsrailoğullarına bir yol gösterici kılmıştık.
Ayetin bağlamı ve genel yorumu
Diyanet Vakfı Meali – Andolsun biz Musa’ya Kitap verdik, -(Resûlüm!) sen ona kavuşacağından şüphe etme- ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık.
Erhan Aktaş Meali – Ant olsun ki Mûsâ’ya Kitap verdik. Sakın ona kavuşmaktan kuşku içinde olma. Onu İsrâîloğulları için yol gösterici yaptık.
Mehmet Okuyan Meali – Yemin olsun ki biz Musa’ya da Kitabı vermiştik. Sen (de) ona kavuşacağından şüphe etme! Onu İsrailoğullarına bir rehber kılmıştık.
Birçok kere, elimizde bulunan kitabın tüm resûllere verilen kitap olduğunu, değişen tek şeyin görevini yapıp giden resûlün kıssasının bir sonraki resûle verilen kitaba eklenmesi olduğunu söylemiştik.
Bu ayeti bu şekilde anlamamak için direten meal yazarları kendi sefil akıllarına uymayan bu ayete şu manaları vererek meal yazmakla amaçlarının Allah’ın kelâmının daha anlaşılır kılınması değil, sefil akıllarındaki düşünceleri Kur’an üzerinden insanlara dikte etmek olduğunu göstermişlerdir:
Çeşitli meallerin eleştirisi
Mustafa İslamoğlu Meali – DOĞRUSU Biz Musa’ya da vahiy iletmiştik: şu halde onunla (aynı ortak paydada) buluşacağından asla tereddüdün olmasın! Zira Biz, o (vahyi) de İsrâiloğulları için bir yol haritası kılmıştık.
“….(AYNI ORTAK PAYDADA) BULUŞACAĞINDAN…”
Ayette böyle bir çıkarım yaparak parantez içi açıklama (“yönlendirme” daha doğru bir kelime) yapmayı gerektirecek hiçbir karîne yoktur.
Edip Yüksel Meali – Musa’ya kitabı verdik; bu konuda hiçbir kuşkun olmasın. Onu İsrail oğulları için bir rehber yaptık.
Bu meal yazarı ise ayette kendi kafasındaki düşünceye uymayan ‘MİN LİKAİHİ’ cümlesini hepten yok sayarak mealine alma ihtiyacı bile hissetmemiştir.
Bayraktar Bayraklı Meali – Andolsun ki biz, Mûsâ’ya kitâbı verdik. Mûsâ’nın ona kavuştuğu hususunda hiç şüphe etme! Biz onu İsrâiloğulları’na bir rehber kıldık.
BU MEAL YAZARI İSE zamirler arasındaki İSNÂDI öyle bir şekle sokmuştur ki söylenecek kelime bile bulmakta zorlanıyor insan. Ayette gayet açık olan فَلَا تَكُنْ ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَٓائِه۪ (felâ tekun fî miryetin min likâ-ih(i)) cümlesi tersine çevrilmektedir… Bu meal yazarına göre ayette kendisine “SEN” denilen kişi Muhammed’dir. Buna göre Musa öleli 2000 sene olmuştur… Konu kitaptır ve öldükten 2000 sene sonra Musa o kitaba kavuşacaktır… AYET zaten “Musa’ya kitabı verdik.” demektedir.
Meallerdeki anlam değişiklikleri
Süleyman Ateş Meali – Andolsun biz Musa’ya Kitabı verdik. Sakın onun (Musa’ya) ulaşmasından kuşkuya düşme. Onu İsrail oğullarına yol gösterici yaptık.
“…SAKIN ONUN (KİTABIN) MUSA’YA ULAŞMASINDAN KUŞKUYA DÜŞME…” Bu meal yazarı da aynı şeyi yapmış.
Süleymaniye Vakfı Meali – Musa’ya Kitap vermiştik. Hiç şüphen olmasın ki, sen de öyle bir kitaba kavuşacaksın. Onu İsrailoğulları için bir kılavuz yapmıştık.
Bu meal yazarları ise “SEN DE ÖYLE BİR KİTABA KAVUŞACAKSIN.” demiş ve ayette olmayan “ÖYLE BİR KİTAP” ilâvesini ekleyerek, ulaşılacak olanın Musa’nın kitabı değil de MUSA’NIN KİTABI GİBİ BİR KİTAP şeklinde anlaşılmasına neden olmuştur.