Onurlu Bir Savas

ONURLU BİR SAVAŞ

Topraklarını kaybeden onlar…

Tarım arazileri mahvolan da onlar…

Zafer Algısının Toplumsal ve Bireysel Çelişkileri

İki büyük barajdan birini kaybedenler de onlar…

Biten İran’ın, tükenen Hizbullah’ın, liderleri öldürülen Hamas’ın yükünü çekenler de onlar…

Şehirleri tarumar edilen onlar…

Evleri yıkılan onlar…

Anneleri ve kızları tecavüze uğrayan onlar…

Çocuklarının cesetlerini naylon poşetlerle defneden onlar…

Başlarını sokacak bir çadırları olmayanlar da onlar…

Onurun Anlamı ve Toplumsal Dayanışma İmkanları

Aç bi ilaç yaşamaya çalışan da onlar…

Bu ateşkese zafer diyenler de onlar…

Harbiden bunlar ahmak mı da yerle bir edilmiş yıkıntıların içinden sevdiklerinin parçalanmış cesetlerini toplarken bu ateşkese “Zafer!” diyorlar? Burada bir acayiplik yok mu?

Şehirleri yok edilir, bunların kadınları başlarına bu işi açan Hamas’a asker doğurur.

Evleri yıkılır, bunların erkekleri molozlarla yaptıkları evlerini Hamas mevzisi haline getirir.

Çocuklarının parçalanmış cesetlerini kemik kemik toplarlar ama bu işi başlarına açan Hamas’a dua ederler.

Yahu bizim Erdoğan dünya tarihinde eşine az rastlanacak bir depremle yıkılan 11 şehre bir saat geç ulaştı diye demediğimizi bırakmadık. Adam 22 ayda 250.000 konut inşa etti (ki bu her 4 dakikada bir konut demektir) yine halkı memnun edemedi… Bu Gazzeliler manyak, Hamas onlara 4 dakikada bir ev yapmayacak, yıkıntıların arasındaki cesetleri çıkarmak için AFAD da yollamayacak, ama bunlar ne Hamas’ı suçluyor ne tek laf ediyor ne lanet okuyor, “Elhamdulillah” deyip “Zafer bizim oldu.” diyorlar.

“Zafer” denilen bu şey ne menem bir şeydir ki tecavüze uğramış kadınlar, aç kalan çocuklar, civanmertleri katledilen babalar, harabeye dönmüş şehirlerine aldırmadan sevinip dans ediyorlar.

Bunlar için “zafer”, hamburger yemek değil miymiş, babaların çocuklarına marka elbiseler alması, ellerine teknoloji harikası tabletler vermesi değil miymiş?

E bu kafayı yemiş halk; ev için savaşmadıysa, ışıkları caddeleri aydınlatan alışveriş merkezlerinde özgürce alışveriş yapmak için savaşmamışsa, en sonunda ellerine geçirecekleri 3 oda bir salon (ebeveyn banyolu) bir yuva için onca eziyete katlanmamışlarsa ne diye savaştılar ve neye “zafer” diyorlar, değil mi ama?

Biz pek bilmeyiz ama galiba yıkık şehirlerine aldırmadan sevinç çığlıkları atan bu manyak halk “ONUR” için savaştılar.

Sonunda da ellerinde tecavüze uğramış kızlar/kadınlar, yetim kalmış çocuklar, kucakları evlat sevgisine hasret anneler, çaresizlikle dünyaya bakan babalar ama bir de “ONURLU BİR ATEŞKES” kaldı.

Bize düşen ne ki? Biz bu “ONUR” sofrasının bir kenarında kendimize yer bulabilir miyiz?

Belki biz de onların ölenlerine, yıkık evlerine aldırmadan söyledikleri “Onur” türküsüne eşlik ederek bir yer bulabiliriz. Belki bir secdeden sonra sonuna kadar açık yürek ve açık ellerle yapacağımız bir duayla o sofrada yer bulabiliriz.

Onurun Kıymeti, Toplumsal Etkileri ve Sonuçları

Belki yıkık bir evin molozlarını temizleyerek, yetim bir Gazzeli çocuğa “Sofranda bize yer var mı?” diyerek biz de yer bulabiliriz?

Harbiden, gerçekten, her türlü ajitasyondan, duygusallıktan bağımsız olarak soruyorum. Bu ateşkeste Gazzeliler açısından sevinecek hiçbir şey yok mu?

Adamlar, kadınlar, çocuklar yitirdikleri evlerine üzülmeyip kaybetmedikleri ONURLARINA seviniyorsa biz “Sevin Gazzeli, merak etme yıkılan evini biz yaparız, tecavüze uğramış kızlarını oğullarımıza gelin alırız, yetimlerine baba olur koruruz, anne olur severiz.” desek acaba ahmak mı oluruz? Ortada olmayan bir zaferi paylaşan ahmaklar haline mi döneriz?

Harbiden “ONUR” denilen bu şey bu kadar kıymetli mi?

Bazen şöyle demiyor değilim: YÜZSÜZ insanların yüz sattığı bu coğrafyada İslam anlatacağıma tüm çocukları, tüm ailesi ve hatta kendisi de bu ONURLU savaşta yok olan biri olsaydım; varsın “ZAFER” denilen şeyi hiç bilmeden ölseydim. İşte o zaman bir mazeretim olurdu ilahi divanda.

Kavramlar: