Başlıklar
“ŞEYTAN” KAVRAMI
Ulemâ, Kur’an’da 88 kez geçen الشَّيْطَانُ (ŞEYTAN) kelimesinin etimolojik kökeninde ihtilâf etmiştir. Ulemâyı böylesi bir ihtilâfa sokan şey kelimenin sonundaki NÛN harfidir. Bu harfin kelimenin aslından mı yoksa zâid bir harf mi olduğu mevzûsu hep tartışılmıştır. Bu tartışmayı tefsirine taşıyan Zemahşerî şunu demiştir:
“Şeytanları”ndan maksat, küfürdeki inatçılıkları itibariyle şeytanlara benzeyen kimselerdir. Sîbeveyhi (v.180/796), el-Kitâb isimli eserinin bir yerinde, şeyâtīn (şeytanlar) kelimesindeki Nûn’un kelimenin aslından olduğunu, bir başka yerinde ise, bu harfin şeyâtīn kelimesine ilave edilmiş zâid bir harf olduğunu ifade eder. Nûn’un şeyâtīn kelimesinin aslından olduğunun delili, teşeytane (şeytanlaştı) fiilidir. Nitekim kelimenin etimolojik kökü, şatane kelimesidir ki bu da uzaklaşmak demektir. Şeytan da ıslah ve iyilikten uzak olduğu için bu ismi almıştır. Fakat Nûn’u zâid kabul edecek olursan, o zaman şeytān kelimesi, “bâtıl oldu” anlamındaki şâta fiilinden türemiş olur. Nitekim şeytanın isimlerinden biri de “bâtıl”dır.”
Böylesi bir ihtilâfın kökeninde hem Sîbeveyhi’nin hem de Zemahşerî’nin noktasız ve harekesiz metni temel alması vardır. Yani eğer her ikisi de kıraatlerden herhangi birini temel alsalardı böylesi bir tartışmaya girişmeleri saçmalık olurdu.
Etimolojik çeşitleri ve olumsuz anlamlar
Noktasız metin temel alındığında o kelimenin sözlükte karşılığı olan 11 iştikakı olduğu görülecektir.
Bu 11 iştikakın hepsinin de anlamı son derece olumsuz olan kelimelerdir. Hatta noktasız metin temel alınıp kelimenin kökünün mudaaf fiil olması durumunda bile ortaya hiçbir şekilde olumlu bir anlam çıkmamaktadır.
Meselâ;
SETEE … Yağmalamak, taşmak, taşkınlık yapmak, kendi sınırını aşıp etrafına tecavüz etmek
SEETE … Karıştırmak
Hatta bu iştikaka bir de SEYTARA kelimesini eklesek bile yine “hastalığı nüksetmek, bir şey elde edememekten dolayı yorgun düşmek, öfkesi artmak, öfke dolmak” gibi olumsuz bir anlam çıkmaktadır.
ŞETENE … Karşı çıkmak, muhâlefet etmek, uzak olmak
ŞETTE … Sınırı aşmak, haksızlık yapmak, adaletten sapmak
Köken tartışması ve örnekler
ŞEZZE … Ağır olmak, zor olmak, dağıtmak
ŞEZEYE … Dağıtmak, parçalamak, bölmek, lîme lîme etmek
ŞEEZE … Bitkin düşmek, bitkin düşene kadar kovalamak
ŞEYEZE … Öfkesi artmak, öfke dolmak, dumansız alev
ŞEVATE … Yanmak üzere pişmek, helâk olmak, kızmak, öfkelenmek
Zemahşerî’nin kelimenin kökenine dair ileri sürdüğü TEŞEYTANE kelimesi ise “bozgunculaşmak, hilebazlaşmak, şeytanlaşmak” mânâlarına gelmektedir.
Bu arada şairlerin ilham perisine de “ŞEYTANU’Ş ŞAİRİ” denmektedir.
Sonuçta kelimenin kökeni ne olursa olsun bu kelimenin ifade ettiği mânâ hep olumsuzdur.
Kelimenin kökeni ile ilgili ihtilâf aslında pratikte köklü bir değişikliğe sebep olmaz sadece SARF açısından bir ihtilâf doğar.
Sarf açısından kelimenin EF’ALU kalıbında veya FEY’ALU kalıbında sıfat-ı müşebbehe olması da veya yine nakıs kök olarak aynı bablardan gelmiş olması da mümkündür.
Doğru olan yaklaşım nedir?
Kelimenin Kur’an’daki kullanımlarına baktığımızda hem MERFÛ hem MANSUP hem de MECRUR olarak kullanıldığı görülecektir. Bu da bu kelimenin gayrî munsarıf bir kelime olmadığına delildir. O halde kelimenin sonundaki ELİF, NUN gayrî munsarıflık için değildir.
Noktasız metine baktığımızda kelimenin sonundaki ELİF’in metinde olmadığını, o ELİF’in sonradan eklenmiş olduğunu görmekteyiz. Fakat ister o ELİF olsun ister olmasın kelime her durumda sıfat-ı müşebbehedir. O ELİF sadece kelimenin veznini değiştirmektedir. Yani ELİF olmaz ise EF’ALU, ELİF olursa FEA’LANU vezninde olacaktır.
Sıfat-ı müşebbehe babları aslında lâzım fiillerin ism-i fâilleridir. Zaten sıfat-ı müşebbe tanımının sarf ilmindeki tam tanımı SIFAT-I MÜŞEBBEH Bİ İSM-İ FÂİLdir.
Türkçesi SIFATA BENZEYEN İSM-İ FÂİLdir.
Sıfat-ı müşebbehe kalıplarının hepsi özellik belirtirler ve vezinleri özelliklere göre farklı farklıdır.
Sarfî değerlendirme ve vezinler
İşte sıfat-ı müşebbehelerin özellik belirten vezinlerinin dikkate alınması durumunda kelimenin kökü ile ilgili ihtilâf sadece ŞEYTAN kelimesinin ifade ettiği anlamın hangi vezinden olacağı ile alâkalıdır.
Eğer EF’ALU kalıbı olursa AYIP ve KUSUR anlamında… Yok eğer FEA’LAN vezninde olursa boşluk- doluluk anlamında olacaktır.
Birinde “uzaklaşarak, karşı durarak, muhâlefet ederek” kusurlu bir hareketin sahibini, diğerinde ise “öfke ve kızgınlıkla dolu olanı, bir öfke sahibini” ifade edecektir.
Aslında Kur’an’daki ŞEYTAN kelimesi her iki özelliğe de sahip biridir.
(Bu açıklamalar Kur’an’ı anlamaya çalışanlara faydalı bilgi olsun diyedir.)