Başlıklar
ŞU’ARÂ 224. AYET – ŞAİRLER
Ve-şşu’arâu yettebi’uhumu-lġâvûn(e)
Bayraktar Bayraklı – “Şairlere gelince, onlara da sapıklar uyarlar.”
Diyanet İşleri Başkanlığı – Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı-Eski – O şairlere gelince; onlara azgınlar uyar.
Diyanet Vakfı – Şairlere (gelince), onlara da sapıklar uyarlar.
Edip Yüksel – Şairlere ise azgınlar uyar.
Hüseyin Atay – Şairlere ancak azgınlar uyar.
Metin bağlamı ve bağlaç kullanımı
Mehmet Okuyan – (İnançsız) şairler(e gelince), onlara azgınlar uyarlar.
Mustafa İslamoğlu – Ve (Şamanlığa soyunan) şairler… Onları, batıl inanç peşindeki cahil ve bilinçsizler izlerler.
Bu cümlenin İRABI:
﴿والشعراء يتبعهم الغاوون﴾: كلام مستأنف لا محل له من الإعراب، والشعراء مبتدأ، ويتبعهم فعل مضارع، والهاء مفعول به مقدم، والغاوون فاعل مؤخر، وجملة ﴿يتبعهم﴾ خبر.
Bu iraba göre ayete yukarıya aldığım ve almadığım meallerdeki MEALİN verilmesi mümkün değildir çünkü bu durumda isim cümlesindeki haber MÜPTEDÂDAN değil başkalarından haber vermektedir yani haber cümlesi müptedâya değil başka birilerine isnat edilmiş olmaktadır.
Zamir ve muhatap tartışması
Bir cümlenin ‘müptedâ-haber’ olabilmesi için her şeyden önce müptedâ ve haber arasındaki İSNAT bağının net olması gerekmektedir oysa “ŞAİRLER” dedikten sonra “Onlara sapkınlar uyar.” demek “sapkınlardan haber vermek” anlamına gelmektedir.
‘Müptedâ-haber’ arasındaki isnat bağı temel alındığında cümleye verilmesi gereken meal şu şekilde olmalıdır:
“ŞAİRLER, ONLARA TÂBİ OLAN ĞAVUNLARDIR.”
Ayetteki “ONLAR” ifadesi daha önceki ayetlerde geçen ‘ŞEYATİN’ ifadesine dönmektedir.
‘HUM’ zamirinin yerine mercisini koyarak meal verdiğimizde anlam şöyle olur:
“ŞAİRLER, ŞEYTANLARI TAKİP EDEN ĞAVUNLARDIR.”
Eğer ayetteki ‘EL/ş-ŞUARA’ ifadesinin başındaki ‘EL-’ takısı istiğrak için olursa ‘ŞUARA’ kelimesinin içine şair olan herkes girer.
Burada M. İslamoğlu gibi uyanıklık yapıp cümleye cümlede olmayan parantez içi (“Şamanlığa soyunan”) şeklinde bir açıklama koymak durumu kurtarmayacaktır çünkü “ŞAİR” denen kişilerin buluştuğu tek tanım, “içerik ve konudan bağımsız olarak düşünce ve duygularını ŞİİR ile dile getirmek”tir, yoksa şairler çeşitlerine göre bin parçadır.
M. İslamoğlu’na göre bu ayet şamanlığa soyunmuş şairleri bağlamaktadır. Mesela, şamanlık etmeyen, şiirlerinde de şamanlık anlatmayan şairler ‘kafir’ olsalar da ‘münafık’ olsalar da ‘müşrik’ olsalar da bu ayetin muhatabı olmaktan çıkmaktadırlar.
Bu ayetle ilgili kıraatler, tefsirler ve meallerin ortaya çıkardığı sorunlu meseleler sadece bununla sınırlı olsaydı yazmaktan erinmez bitinceye kadar yazardım fakat o kadar çok sorunlu mesele var ki insan hangi birine değineceğini şaşırıyor, tabir-i caizse insanın üzerine bir yorgunluk, bıkkınlık ve umutsuzluk çöküyor.