Takvim ve Ölçü Birimlerinin Hayatımızdaki Önemi

Ölçü Birimlerinin Göreceliliği

1 inç = 2,54 cm. (küsuratlı)
1 mil = 1609 m. (küsuratlı)
1 fersah = 5556 m. (küsuratlı)

Bir şeyi (senenin günleri, aylar, vakitler, ölçüler vs.) “değişken, erken, geç, küsuratlı” şeklinde tanımlamadan önce “Kime göre küsuratlı, neye göre geç?” vb. soruların cevaplanması gerekmektedir. Santimetre (cm.) ölçü birimini kullananlar için “1 inç” küsuratlıdır ama ölçü birimi olarak inç kullananlar için cm. küsuratlıdır. Kilometre (km.) kullananlara mil, mil kullananlara km. küsuratlıdır. Kamer takviminde küsurat diye bir şey yoktur. Aslında güneş takviminde de küsurat diye bir şey yoktur. Küsurat denilen şeyi insanın kullandığı sanal ölçü birimleri oluşturmaktadır.

Takvim diye bir şey yoktur, bu bizim için ölçü birimlerindendir ve kesinlikle sanaldır.

İnsanın Ölçü Birimi İhtiyacı

İnsan yaşadığı mekânın etkilerini kendi üzerinde görmektedir. İnsan doğduğu andan itibaren sürekli bir değişim geçirmektedir. Geçirdiği bu değişimleri anlamlandırmak ve kendi hayatında ifade edilebilir hâle getirmesi için insana ölçü birimi gereklidir. Bu ölçü biriminin şu ya da bu şekilde adlandırılması hiç önemli değildir. Asıl olan, ölçü biriminin;

1- Gözlemlenebilir
2- Tekrarlanabilir
3- Her zaman ve her mekanda geçerli
4- Yanlışlığı ve doğruluğu ispat edilebilir
5- Erişilebilir Olmasıdır.

Yunus süresinin 5. ayetinde böyle denmektedir;

10:5

Cümlenin mefulü li eclihi olan kelime ‘Lİ TEALEMU’ ifadesidir. “SİZ BİLİN
DİYE” İşte Yüce Allah az önce vasıflarını saydığımız ölçünün oluşması için merkeze alınması gereken şeyin ‘KAMER’ olduğunu ve bu ölçünün ‘kamer’ ve ‘şems’ için değil BİZİM için olduğunu belirtmiştir.

Takvimin Gerekliliği

Takvim denilen şey sadece ramazan ayı, hac mevsimi, haram aylar için değildir. Takvim insan türünün zamana bağımlı olarak yaptığı hemen her şey için gereklidir.

Zaman diye bir şey yoktur ve var olan zaman ölçüleri de kesinlikle görecelidir (Bu cümleyi kurduğum için Einstein benimle gurur duyardıJ) Fakat ister buna ‘zaman’ diyelim ister ‘dehr’ diyelim ister ‘TİME’ diyelim, ister ‘var’ diyelim ister ‘yok’ diyelim, annemizden doğduktan sonra birçok değişim geçirmekteyiz. Öte yandan yaşadığımız hayatta hayat bir mesafe kat etmektedir. Bundan başka insanın bu hayatın evreleri, mesafesi hakkında kafasında bir tasavvur hem de değişmeyen bir tasavvur olması gerekmektedir. İşte takvim dediğimiz şey en başta bunun içindir. Sadece bu mu? Hayır tabi ki…

İnsan toplu halde yaşayan ve yaşadığı toplumu bir organizasyona göre yaşamak isteyen bir varlıktır. İşte toplumun organize olması için kişilerin belli zamanlarda belli yükümlülükleri ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda hem bireysel hem de toplumsal hayatın dilimlenmesi ve her dilimin kendine has işlevlerinin olması gerekmektedir. İşte takvim bunun için de gereklidir. Sadece bu mu? Hayır tabi ki…

Toplumlar daima başka toplumlarla olumlu ya da olumsuz ilişkiler kurarlar. Bu ilişki zaruri bir ilişkidir. İşte takvim bu ilişkilerin düzenlenmesi için de gereklidir. Sadece bu mu? Tabi ki hayır…

Doğadaki Döngüler ve Takvim

Yaşadığımız dünyada sadece biz yaşamamaktayız. Bizim haricimizde uçan, sürünen, dört ayağı üstünde yürüyen, denizde yüzen, iki ayağı üzerinde yürüyen, ormanda, çölde, dağda bayırda yaşayan küçük büyük binlerce canlı da bu gezegende yaşamaktadır. Onların hareketlerine baktığımızda yaşamlarının tamamında tekrarlanan döngüler vardır. Bu döngülerin her biri bizim hayatımızı da yakından etkilemektedir. İşte bu etkilere olumlu ya da olumsuz yönde tedbirler almak için de takvim gereklidir. Sadece bu mu? Tabi ki hayır…

Yaşadığımız gezegende biz ve hayvanların kendilerini yediği bitkiler vardır ve bu bitkilerin davranışları da tek düze değil değişkendir. Bitkilerin değişken tavırlar göstermesi hem hayvanların hem de bizlerin beslenme düzenine direkt etki etmektedir. İşte bu etkilerle uyumlu bir davranış kalıbı geliştirmek için de takvim gereklidir.

İnsan mümin olsun ya da olmasın, hacca inansın ya da inanmasın, namaz kılsın ya da kılmasın TAKVİM KESİNLİKLE İNSAN HAYATI İÇİN OLMAZSA OLMAZDIR.

Şimdi “takvim” derken meseleyi sadece ramazan başlangıcı, yıl sonu, hac mevsimi gibi şeyler bağlamında değil, tüm bağlamlarıyla ele almak gerekmektedir.

Kaç yıl yaşadığınız, sizden önce kaç yıl geçtiği, yılın hangi ayında ve hangi gününde olduğunuz, etrafınızdaki insanların yaşı, geçmişle ilgili bir şey anlatma ihtiyacı vb. şeyler size lazımsa takvim de lazım demektir.

Bu tıpkı sayılar gibidir. Varlığın içinde 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9… 100… 1000…. 10.000… 100.000… 1.000.000… vs. gibi sayılar yoktur ama insan, hayatındaki birçok şeyi sayılarla anlatmak zorundadır. İşte sayı nasıl gerekliyse takvim de o kadar gereklidir.

Varlığın içinde dikdörtgen, kare, üçgen, beşgen, altıgen, yuvarlak, küp vs. gibi bağımsız varlıklar yoktur ama insan bir başkasına bir şey anlatmak ve anlamak istiyorsa bunlarsız yapamaz. Kısaca takvim yaşadığımız hayatın ÂN’ININ düzenli, ifade edilebilir, anlaşılabilir olması için olmazsa olmaz ölçü birimidir.

Takvim ölçüsü için insanlar tarih boyunca ya ayı ya güneşi ya da her ikisini birlikte ele almışlardır. Bunun yanında güneş ve Sirius yıldızını veya başka yıldızları da takvim ölçüsü olarak alanlar olmuştur.

Bunları alma sebeplerinin en başında hepsinin hareketlerinin düzenli tekrarlara göre olması gelmektedir. Bu da bize takvim denilen şeyin oluşabilmesi için mutlaka ve mutlaka SABİTELER olması gerektiğini göstermektedir.

Aslına bakılırsa SABİTELER oluşturmak çok ama çok kolaydır. Mesela ben pekâlâ herhangi bir olayı alıp o olaydan şu kadar gün sonrası AY, şu kadar aydan sonrası yıldır diyebilirim. Fakat bu hiçbir bağlayıcılığı olmayan bir şey olur.

Mesela Romalılar takvim ölçülerinde oluşan yanlışı düzeltmek için M.S. (yanılmıyorsam) 47. yılın 445 GÜN olduğuna hükmetmişlerdir ve ister inanın ister inanmayın şu an içinde bulunduğumuz 2023 yılının bir yılı olarak bu yıldaki gün sayısı kabul edilmiştir.

Ayrıca, KARDİNAL GREGOR’un takvimine göre 2023 diye adlandırdığımız bu yıl aslında yine onun hesabına göre 2025 yılıdır. NEDEN Mİ? Gregor’un takvimine göre bir yıl 365 gündür. Buna her 4 yılda bir 1 gün eklenmektedir.

Gregor’un miladını yani takvim başlangıcı olarak aldığı yılı biz de alsak o günden bu yana 365 x 2023 = 738.395 GÜN geçmiş olması gerekmektedir. Oysa işin içine artık yılları kattığımızda GÜN sayısına 505 gün daha eklemek gerekmektedir. Buna bir de tarihte bir yıla eklenen 80 günü de eklediğimizde takvime 585 gün daha eklenmesi gerekmektedir. Bu günleri takvime dahil ettiğimizde içinde bulunduğumuz ay Mart, içinde bulunduğumuz yıl ise 2023 değil 2025 olmalıdır.

Böyle olmasına rağmen şu an dünyanın büyük bir kısmı bu takvim üzerinde ittifak etmiş ve zaman algısını bu takvime göre oluşturmuştur.

Takvim ve Zamana Bağlılık

Şimdi biz müminiz, bizim için takvim demek zaman algımız demektir ve her hareketimizde ve inanışımızda olduğu gibi bu konuda da İLKELERİMİZİN hem de Yüce Allah’ın belirlediği doğrultuda ilkelerimizin olması gerekmektedir.

Çünkü Yüce Allah toplumsal yaşam için olan gereklilikler dışında bizim hayatımızı da zamana (‘zaman’ değil ‘vakit’ demek daha doğru) bağlı olarak düzenlemiştir. Bu durumda takvim bizim için doğal hayatımızın devamlılığıyla birlikte başka anlamlara da bürünmüş olmaktadır.

İşte eğer takvim hakkında konuşacaksanız tüm bu faktörleri göz önüne alarak konuşmak zorundasınız. Değilse yapılan şeye havanda su dövmek denir.

Kavramlar:

İlgili içerikler