Tin Suresini Okuma Rehberi 1

TİN SURESİNİ OKUMA REHBERİ (1)

ASLI şu şekilde olan Tîn Suresi;

312_Tin_Suresini_Okuma_Rehberi_1

Ebu Esved, Âsım b. Behdele veya diğerleri tarafından şu hâle getirilerek bu metnin imkanlarını zorlamışlar, yüzlerce yıldır bu metne “anlamlı” bir anlam aramışlardır:

وَالتّ۪ينِ وَالزَّيْتُونِۙ
Tin 95 / 1

Tin 95/2

وَطُورِ س۪ين۪ينَۙ

وَهٰذَا الْبَلَدِ الْاَم۪ينِۙ
Tin 95 / 3

Tin 95/4

لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ٓي اَحْسَنِ تَقْو۪يمٍۘ

ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِل۪ينَۙ
Tin 95 / 5

Tin 95/6

اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۜ

فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ
Tin 95 / 7

Tin 95/8

اَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَحْكَمِ الْحَاكِم۪ينَ

Kısa metinde cümle yapısı sorunları

Şöyle dışarıdan bakıldığında bu ayetler topluluğunda sadece 4 cümle bulunmaktadır.

Fakat ne kadar uğraşılsa uğraşılsın bu 4 cümle arasında açık bir İSNAT-MÜSNET ilişkisi kurmanın imkânı yoktur.

Nitekim yüzlerce yıldır bu 4 cümleyi tefsir etmeye doyamamış ulemâ da hiçbir şekilde bu isnâdı bulamamıştır:

Aslı bu şekilde olan bir kelimeyi Âsım veya Ebu Esved’den farklı olarak bu şekilde nokta ve hareke tercihinde bulunsak ACABA YENİ BİR KUR’AN MI YAZMIŞ OLURUZ?

312_Tin_Suresini_Okuma_Rehberi_1

Hemen devamında gelen وَالزَّيْتُونِ (ve-zzeytûn(i)) kelimesini de الْبَيِّنَ (el-beyyine) şeklinde noktalasak ve harekelesek (başına el takısı getirerek ve sonunu mansub yaparak) acaba yeni bir Kur’an mı yazmış oluruz?

Kelimelerin sonunun mansub olma sebeplerini soranlara da “Çok dikkat edin, önem verin.” anlamını veren İĞRA üslubundan dolayı olduğunu söylesek acaba yeni bir Kur’an mı yazmış oluruz?

Metin varyantları ve noktalama tartışması

El yazmaları nüshalarda göreceğiniz gibi NÜSHALARIN bir kısmında ‘BEYAN’ kelimesi ‘ELİF’ ile, bir kısmında ‘elif’siz yazılmıştır… Bu noktada TİN suresindeki kelimeyi ‘elif’li ve ‘elif’siz de okumak mümkündür.

‘elif’siz okunması durumunda ‘ELBEYYİNE’ şeklinde okumak mümkündür.

‘BEYYİNE’ kelimesi ‘BEYYİNET’ şeklinde müennes olarak 19 defa geçmektedir.

“Zeytin-incir” diyenler “Vardır bir hikmeti.” diyerek kulaklarının üstüne yatmışlar.

وَالتّ۪ينِ وَالزَّيْتُونِۙ
Tin 95 / 1

Bu ayetteki kelimelerle ilgili iki durum söz konusudur:

  1. Ya “yemindir” deyip herkesin dediğini diyeceğiz ve ‘ZEYTUN’ kelimesinin sonundaki ‘VAV NUN’u kelimenin gayri munsarıf olmasıyla açıklayacağız -ki bu durumda kelimenin sonundaki ‘vav nun’ çoğulluk ifade etmeyecektir. “Kök harfleri ‘Z-Y-T’ olan bir kelimenin sonunda neden ‘vav nun’ var?” gibi bir soru sorulduğunda ise “ARAPLAR ÖYLE KULLANMIŞ.” diye cevaplayacağız.
  2. Ya da her iki kelimeye arkasına çok sağlam deliller koyacağımız iştikak ile yaklaşacağız. Fakat bu durumda “Hem ‘TİN’ kelimesinin başındaki ‘VAV’ hem de ‘ZEYTUN’ kelimesinin başındaki ‘VAV’ neden gelmiş?” sorusunu cevaplamamız gerekmektedir.

Birinci kelime için “Burada Tahzir veya iğra üslubu var.” diyebiliriz çünkü onu mansub okumak mümkündür. Ama ikinci kelimeyi mansub okumak mümkün değildir. O halde ikinci kelimeye de HABERİ hazf edilmiş müpteda diyeceğiz ya da her iki kelimeyi de merfu okuyarak HABERİ gizlenmiş müpteda diyeceğiz.

“Bugüne kadar ‘İNCİR ve ZEYTİN’ okuyuşundan kimse rahatsız olmamış, siz de rahatsız olmayın, oturun oturduğunuz yerde” demek “Eh, bir kere buna razı olununca artık diğerlerine de razı olacaksınız.” demektir.

İLK 3 AYETİN HÂRİCİNDE TİN SURESİ İLE İLGİLİ CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR:

  1. 7. AYETTE KENDİSİNE “SEN” DENİLEN KİŞİ KİMDİR? (Müfessirler o ayette bir “ey insan” nidâsının hazf edilmiş olduğunu söylüyorlar… Yani “Sen” zamirinin karşılığı 4. ayette geçen ‘insan’ kelimesi.
  2. 7. ayette geçen ‘YUKEZZİBU’ kelimesinin fâili kimdir? En baştaki ‘MA’ soru edatı ise nasıl oluyor da ‘MA YUKEZZİBU + KE’ cümlesine “SENİ YALANLA+TAN” anlamı verilebiliyor? Böyle bir mana verilmesi durumunda hem fiil bir kavrama dönüşüyor hem de ‘MA’ya soru edatı ve ism-i mevsul anlamı verilmiş oluyor? Oysa ‘MA’ soru edatıysa ism-i mevsul değildir, ism-i mevsul ise soru edatı değildir.
  3. 7. ayette fiil tefil babı’ndan gelmiş ANCAK ikinci mefulünü (‘biddin’) harf-i cer ile almış. Bu durumda fiile ne mana verilecektir?
  4. 6. ayet bir istisna edatı (‘İLLA’) ile başlamış. Bu durumda 5. ve 6. ayetler aslında tek cümledir. O halde buradaki İSTİSNA munkatı mıdır? Muttasıl mıdır?
  5. ‘RADADNA’ fiiline ne anlam verilecektir? Eğer bu kelimeye “Biz, imân edenler haricinde kalan insanları sefillerin en sefiline veya aşağıların en aşağısına çevirdik.” gibi bir anlam verilecekse ‘esfele sefilin’ ifadesinin anlamı nedir?
    1. “Aşağıların aşağısı” nedir/neresidir?
    2. “Sefillerin sefili” kimdir?
  6. Nekira bir isim tamlaması olarak gelen ‘AHSENİ TAKVİM’ ne demektir?
  7. ‘HALAKA’ fiilinin fâili ‘NAHNU’ olunca bu fiile “yaratma” anlamı mı verilecek yoksa başka bir anlam mı verilecek?
  8. ‘HALAKNA’ kelimesi ‘HALLEFNA / HALEFNA’ veya ‘HALLAKNA’ şeklinde tefil babı’ndan olabilir mi? Tefil babı’ndan olunca ve tek bir tane de mefulü olunca ne anlam verilecektir?
  9. 8. ayette çoğul ve marife olarak gelen ‘EL HÂKİMİN’ kelimesi belli birilerini mi kastetmektedir yoksa bu isim cins isim midir?
  10. Surede AHSEN-ESFEL-AHKAM şeklinde 3 tane ism-i tafdil gelmiş ve üçü de muzaf olarak gelmiştir. İki tanesinin muzafun ileyhi nekiradır, bir tanesinin ise marifedir.
    1. Bu kelimeler ism-i tafdil midir
    2. Yoksa aynı kalıplara sahip olan (‘EFALU’) başka bir kelime midir?
  11. İsm-i tafdil’lerin Marife ve Nekra bir isme muzaf olmaları ne şekillerdedir?
  12. 5. ayetteki ‘RADADNA’ fiili ef’alu kulub mudur? Eğer efalu kulub ise ikinci mefulü ‘esfele’ olacaktır. Bu durumda anlam nasıl olacaktır? Yok, efalu kulub değilse neden ikinci mefulünü harf-i cerle almamıştır?
  13. Eğer 4, 5, 6. ayetleri birlikte okursak şöyle bir şey ortaya çıkmaktadır… “İNSANI BİZ EN GÜZEL TAKVİMDE YARATTIK, SONRA İMÂN EDENLER HÂRİCİNDEKİ İNSANI ‘ESFELE SEFİLİN’E REDDETTİK.” Bu anlam İNSAN türünün resuller olmadan önceki hâlini mi anlatmaktadır?
  14. İmân edenler ‘esfele sefilin’e reddedilmediğine göre İNSAN türü imânı ve küfrü bilmektedir. Dahası ‘BİD DİN’ kelimesinin marife gelmesinden dolayı DİNİ de bilmektedir. Bu durumda acaba ayetler insan türünün tarih içindeki genel davranışından mı yoksa daha özel, daha dar kapsamlı bir durumdan mı bahsetmektedir?
  15. Eğer 6. ayette gizli bir “EY İNSAN” nidâsı varsa ve devamında da “dini yalanlamak” varsa nasıl olur da içinde mümini de bulunan, dini yalanlaMAmış olanların da bulunduğu bir topluluğa böylesine genel bir hitap kullanılır?
  16. 6. ayette gizlenmiş olduğu söylenen “EY İNSAN” nidâsı sadece İMÂN etmeyen insanlar anlamına mı gelmektedir? Eğer hitap sadece kötü olanlara ise yani “EY İMÂN ETMEMİŞ İNSAN!” şeklindeyse neden bu belirtilmemiştir?

İŞTE; ilk üç ayeti şimdilik sona bıraksak bile bu soruların cevaplanması gerekmektedir.

Benim çalışmalar sonucunda elde ettiğim duruma göre bu soruların hepsinde anahtar rol oynayan ayet 5. ayettir… Anahtar rolde olan kelime ise ‘RADEDNA’ kelimesidir. Bu kelimenin anlaşılması birçok sorunun birlikte çözülmesine neden olacaktır.

Anahtar ifadeler ve kelime analizi

7. ayette geçen ‘DİN’ kelimesine “DİN = İSLÂM” şeklinde yaklaşmak çok doğru bir sonuca çıkarmayacaktır… ‘DİN’ kelimesinin anlamları da önemli rol oynayacaktır.

‘Yukezzibuke ba’du biddin’ ifadesinde MEFULÜ BİH olan kelime ‘KE’ zamiridir… Birçok yerde ‘KEZZEBE’ veya ‘YUKEZZİBU’ şeklinde geçen bu fiilin diğer yerlerdeki kullanımına bakmak şarttır…

Çünkü TİN 5. ayette “‘Din’ yalanlattırılıyor.” gibi bir anlam verilmiştir.

Başka yerlerde ‘YUKEZZİBU’ kelimesine “yalanlamak” manası veriliyor ama Tin suresindeki kullanıma “YA-LAN-LAT-MAK” manası veriliyor.

Kavramlar: