Yetimlerin Ailedeki Statusu

YETİMLERİN AİLEDEKİ STATÜSÜ

اُدْعُوهُمْ لِاٰبَٓائِهِمْ هُوَ اَقْسَطُ عِنْدَ اللّٰهِۚ فَاِنْ لَمْ تَعْلَمُٓوا اٰبَٓاءَهُمْ فَاِخْوَانُكُمْ فِي الدّ۪ينِ وَمَوَال۪يكُمْۜ وَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ ف۪يمَٓا اَخْطَأْتُمْ بِه۪ۙ وَلٰكِنْ مَا تَعَمَّدَتْ قُلُوبُكُمْۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا
Ahzâb 33 / 5

Ud’ûhum li-âbâ-ihim huve aksetu ‘inda(A)llâh(i) fe-in lem ta’lemû âbâehum fe-iḣvânukum fî-ddîni vemevâlîkum veleyse ‘aleykum cunâhun fîmâ aḣta/tum bihi velâkin mâ te’ammedet kulûbukum vekâna(A)llâhu ġafûran rahîmâ(n)

Yetim meselesinin temel sorusu

Diyanet Vakfı Meali – Onları (evlât edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْيَتَامٰىۜ قُلْ اِصْلَاحٌ لَهُمْ خَيْرٌۜ وَاِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَاِخْوَانُكُمْۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَاَعْنَتَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
Bakara 2 / 220

Fî-ddunyâ vel-âḣirat(i) veyes-elûneke ‘ani-lyetâmâ kul islâhun lehum ḣayr(un) ve-in tuḣâlitûhum fe-iḣvânukum va(A)llâhu ya’lemu-lmufside mine-lmuslih(i) velev şâa(A)llâhu lea’netekum inna(A)llâhe ‘azîzun hakîm(un)

Diyanet Vakfı Meali – Dünya ve ahiret hakkında (lehinize olan davranışları düşünün ve ona göre hareket edin). Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki: Onları iyi yetiştirmek (yüz üstü bırakmaktan) daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, (unutmayın ki) onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, işleri bozanla düzelteni bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi de zahmet ve meşakkate sokardı. Çünkü Allah güçlüdür, hakîmdir.

Bu iki ayet “yetimler ve babası bilinmeyenler” hakkında tarih boyunca gözden kaçmış ve büyük sorunlara sebep olmuş, cevapsız sanılan veya cevabı yorumlara bırakılmış sanılan bir konuda evrensel bir ölçü koymaktadır.

Önce soruyu soralım:

Yetimin ailedeki hukuki statüsü

İslam, yetimlere sahip çıkmayı emretmektedir fakat yetimlere sahip çıkmak beraberinde cevaplanması gereken bir soruyu da beraberinde getirmektedir. Sahip çıkmak amacıyla aileye dahil edilen bir yetimin hem fıkhi hem de hukuki statüsü ne olacaktır? Ayrıca yetim de olsa en nihayetinde aileden biri değildir. Bu durumda yetimlerle diğer aile bireylerinin ilişkisi nasıl olacak ve hangi temele yaslanacaktır? Çünkü aileden olmaması, “haramlık-helallik” konusunda onun da yabancı gibi olmasını gerektirir. Bunlar temellendirilmediği müddetçe bir yetime sahip çıkmak barınaktan sahipsiz bir köpek almak gibi bir düzeyde kalacaktır ve kalmıştır da. 

O halde şu soru önemlidir: YETİM, AİLEYE HANGİ HUKUKİ STATÜDE DAHİL OLACAKTIR?

Yukarıya aldığımız iki ayet işte bu soruya cevap vermektedir. Aileye dahil edilen bir yetim, aileye ailenin kurucu kişilerinin KARDEŞİ olarak dahil olur. Bu da şu demektir. Yetim büyük ya da küçük olsun fark etmez AİLENİN KURUCU BİREYLERİNİN ÇOCUKLARININ AMCASI/DAYISI HÜKMÜNDEDİR yani yetim, ailenin kurucu bireylerinin kardeşi, onların çocukları ise yetimin yeğeni hükmündedir. Bu durumda aileye dahil olan bir yetim, ailenin bireyleri ile evlilik ilişkisi kuramaz ve mirastan (eğer varsa payı) miras bırakanın kardeşi olarak pay alır.

Bakara 220. ayette şöyle bir ifade geçmektedir: وَاِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَاِخْوَانُكُمْۜ (ve-in tuḣâlitûhum fe-iḣvânukum)

Cümlede geçen ‘KHALATA’ kelimesi “bir şeyi bir şeye katmak, harmanlamak, bir şeyi başka bir şeyle birbirine karıştırmak” manasındadır. Kelimenin geldiği bab dikkate alındığında kelimenin kastettiği karışmanın tek taraflı olmadığı, her iki tarafın birbirine karıştığı anlaşılmaktadır.

Kelimeden sonraki فَاِخْوَانُكُمْۜ (fe-iḣvânukum) ifadesine gelince bu ifade hukuki bir karşılığı olmayan PLATONİK bir kardeşliği ifade etmemektedir, tam tersi hukuki bağlayıcılığı olan bir kardeşliği ifade etmektedir. Cümle “SİZİN KARDEŞLERİNİZ” şeklindedir. “SİZ” kelimesi 

  1. Ya tüm aile bireylerini kapsar.
  2. Ya da ailenin kurucu üyelerini yani yetime sahip çıkma kudretinde olanları kapsar.

İster aile bireylerinin isterse de ailenin kurucu üyelerinin olsun fark etmez, bu durumda yetim, içine girdiği aile ile birinci dereceden akrabalık bağına sahip oluyor demektir. 

Peki, biz neden “ailenin kurucu üyeleri” dedik? Çünkü bir yetim, bir ailenin hem ebeveynine hem de çocuklarına kardeş olmaz, olamaz, kaldı ki ailenin diğer bireyleri zaten kendileri de bir velayet altında olduklarından onların başkasına velayet etmeleri düşünülemez.

Aile içi ilişkiler ve hukuki sonuçları

Bu yüzden herhangi bir aileye dahil olan ve onlarla karışık bir şekilde yaşayan yetim, aileye ailenin kurucu bireylerinin kardeşi olarak dahil olur.

Ayrıca ‘KHALATA’ kelimesi yetimlerle karışık bir yaşamın olacağını yani “haremlik – selamlık” gibi şeylerle onların dışlanmayacağını belirten bir anlama sahiptir, evlenme yasağı ve miras hukukunda DAYI ve AMCA da aynıdır.

Bu demektir ki yetim hukuki açıdan dayı ve amca veya kurucu bireylerin kardeşi hükmündedir.

(Not: Ahzâb 5. ayette geçen ‘FE-İHVANUKUM Fİ’DDİNİ’ ifadesindeki ‘ed-din’in anlaşılamaması veya içi doldurulmayan manalar verilmesi meseleyi anlaşılmaz hâle getirmektedir. ‘DİN’: “Verilen bir şeyden dolayı kişiyi yükümlülük altına sokan şey” demektir. Sadece burada bile derin bir itikadi boyut vardır. Ayetteki ‘İHVANUKUM FİDDİN’ ifadesi “bilinen yükümlülükler açısından sizin kardeşleriniz hükmündedir” anlamındadır.)

Kavramlar: