Yolculukumuz Allaha Çıkmalı

YOLCULUĞUMUZ ALLAH’A ÇIKMALI

Kur’an’ın kitap olarak dizaynına baktığımızda “giriş, gelişme, sonuç” şeklinde bir yapısının olmadığını görmekteyiz. Meal ve tefsirlerin birçok yerde çok bariz nahiv hataları yapmalarının ve âyetlere âyetlerde olmayan kelimeler sokuşturmalarının veya kelimeleri yok saymalarının veya kelimelere en olmayacak mânâ tercihlerinde bulunmalarının temel sebebi Onun bu yapısını dikkate almamalarıdır.

Mevcut Nahiv kuralları ile Kur’an’ı anlamaya ve Kur’an’ı “giriş-gelişme-sonuç” odaklı bir kitap olarak görmeye kalkıştığımızda Nahiv ve Kur’an’ın birçok konuda çatıştığını göreceğiz.

Meselâ, Kur’an’ın “giriş gelişme, sonuç” şeklinde dizayn edilmediğinin anlaşılmaması durumunda İSM-İ MEVSÛLLERin nahivdeki tarifi ile Kur’an’ın yapısının asla uyuşmadığı görülecektir.

Yine ZAMİR mercilerinin de Nahiv’deki tarife uymadığı görülecektir.

Zamirlerin ve İsm-i mevsûllerin mercileri daima kendilerinden önce aranır. Ama Kur’an’a baktığımızda hem zamirlerin hem de ism-i mevsûllerin mercilerinin kendilerinden önce olmadığı görülecektir.

Birçok sûre “SEN” veya “SİZ” veya “ONLAR” şeklinde başlamaktadır. Bu zamirlerin hepsinin mercisi kendisinden önce olmalıdır ama sûrenin öncesi yoktur. Birçok sûrenin daha en başında ism-i mevsûl kullanılmıştır ama ism-i mevsûlün mercisi yoktur

İşte bu durum ancak ve ancak “KUR’AN BAŞI-ORTASI-SONU olmayan bir kitaptır.” bakışı ile çözülebilir.

Kur’an ile nahiv arasındaki uyumsuzluk

Nahiv kitapları ism-i mevsûlün mercisini sıla cümlesinden ibaret olarak örneklediği için Kur’an’ın birçok yerinde ism-i mevsûllere ZAMİR mânâsı veriyorlar.

Hakîkaten Kur’an’ın yapısına baktığımızda başlangıç olarak alabileceğiniz somut bir yer olmadığı gibi “son” diyebileceğiniz bir yeri de yoktur.

Kur’an’ın bu dizaynı “eşsiz” bir dizayndır. Böylesi bir dizayna sahip İKİNCİ bir kitap bulmanız imkânsızdır.

Bu dizayn teknik olarak ÇOK İDDİALI bir dizayndır.

Bir kitap düşünün ki her yeri BAŞLANGIÇ olma özelliğine sahiptir ve ASLA biri diğeri ile çelişmemektedir. Bunu anlamak için şöyle bir örnek verelim… Kur’an’da yaklaşık olarak 400 bin civarında harf vardır. Biz de 400 bin insan toplayalım ve bunlara herkesin bir harfi başlangıç yaparak Kur’an’ı okumasını söyleyelim… Bu, AYNI ANDA 400 BİN BAŞLANGIÇ NOKTASI demektir… Her bir başlangıç noktasını da bir yolun başı olarak kabul edelim. Yani 400 bin yol diyelim. Bir milyon yıl okusalar da bu 400 bin yol diğerlerini kesmeyecek, diğerleri ile ters yön oluşturmayacak, yolların tamamı da birbiriyle uyumlu olacaktır.

Sırf Kur’an’ın dizaynını inceleme konusu yapsak bile MUCİZE olduğu ortadadır.

Bu durum Kur’an’ın NEV-İ ŞAHSINA MÜNHÂSIR bir kitap olması anlamına gelmektedir. İşte böylesi bir kitabı okuyup anlamanın metodu da NEV-İ ŞAHSINA MÜNHÂSIR olmak zorundadır.

Kur’an’ın sadece genel dizaynı değildir böyle olan…

Aynı zamanda TİKEL konular bile yine “giriş, gelişme, sonuç” temelli olarak anlatılmamıştır.

Hayat yolculuğunuzun neresinde Kur’an’ı rehber edinirseniz edinin o size rehberdir ve bu rehberin sizi götürdüğü yol SONU olan bir yol değildir.

Yani Kur’an’ı rehber edinen kişi DAİMA YOLCULUK halinde olmak zorundadır.

Çünkü Kur’an’ın insanı çıkardığı bu yolun bir sonu yoktur… Meselâ “Bu yola çık, peşime takıl, seni cennete götüreyim.” diyor… Peki burası bir SON mudur?

Hayır değildir çünkü hemen ekliyor… ‘HALİDİNE FİHA EBEDE’

Yani Kur’an’ın çıkardığı yolculukta “SON” diye bir yer yoktur.

Sonunu göremediğiniz bir yolun neresine “ORTA” diyebilirsiniz ki?

İnsan türünü bitmez bir yolculuğa çıkaran Kur’an’ın peşine takılan her bir yolcu için önerdiği rota da birbirinin aynısı değildir. Çünkü Kur’an insana rota belirlerken O İNSANI MERKEZE KOYAR.

Kur’an’ın eşsiz dizaynı

Her insan kendi başına bir dünyadır. Hiç kimse birbirinin tekrarı değildir.

Her insanın içinde bulunduğu durum diğerlerinden farklıdır ve her insana “İNSANA ÖZEL” bir yaklaşım gerekmektedir. Böylesi bir yaklaşımı hiç zorlanmadan yapan Kur’an’ın âyetlerinin birbiriyle olan bağı işte bu durum gözetilerek yapılmıştır.

Yeryüzündeki bütün ideolojiler ve dinler (semâvi olduklarını iddia edenler bile) temel yapılarını hep İNSANI DIŞTAN BİR KUŞATMA ALTINA ALMA prensibi üzerine kurmuşken KUR’AN HER BİR İNSANI İÇTEN KUŞATMAYI TEMEL ALMIŞTIR.

İnsan türünün sahip olduğu hiçbir doğru veya yaptığı hiçbir yanlış LİNEAL değildir.

Elimizi vicdanımıza koyup hiç kimseye söylemediğimiz bir günahımızı veya bir hatamızı düşünelim ve o hatanın GİRİŞ, GELİŞME ve SONUÇ bölümlerini tespit etmeye çalışalım… En sonda varacağınız başlangıç “ALLAH İNSANI YOKKEN VAR ETTİ.” olacaktır.

Buna göz yumup her insanın kendi doğumunu bir başlangıç olarak alsanız bile ne doğrularımızın ne yanlışlarımızın ne de öğrendiklerimizin LİNEAL bir çizgi halinde olmadığını rahatlıkla görürüz.

Meselâ GÜNEŞİN güneş olduğunu ne zaman öğrendik? Güneşin güneşliğine dair bilgilerin ORTASINA geldik mi ve bu bilgilerin SONU neresi?

Güneşin güneş olduğu bilgisinin bize ulaşmasını sağlayan başlangıç neresidir? Bu başlangıcın ORTASI nerede ve ne zaman olmuştur ve ne zaman son bulacaktır?

Evet, insanın dünya hayatı UZUN BİR YOLCULUKTAKİ KISA BİR DURAK (dinlenme yeri değil) GİBİDİR. Hiçbir insan bu kısacık yolu başlatan değildir.

Bu “KISACIK durağa gelme serüveni”nin nerde başladığını bilmek isterseniz en nihâyetinde varacağınız nokta “ALLAH” OLACAKTIR.

Yani tüm yolları O başlatmıştır ve tüm yollar O’nda son bulacaktır.

Duygusallıktan uzak bir ses tonuyla söylüyorum ki insan, başlangıcında “Allah”, ortasında “Allah”, sonunda “ALLAH” olan bir yolun yolcusudur.

İşte böylesi bir yola düşmüş insanın ALLAH’I görmezden gelmesi YOLU yok sayması anlamındadır AMA insan istese de istemese de bu yolu yürüyecektir.

يَٓا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ اِنَّكَ كَادِحٌ اِلٰى رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاق۪يهِۚ
İnşikâk 84 / 6

Yâ eyyuhâ-l-insânu inneke kâdihun ilâ rabbike kedhan femulâkîh(i)

EY İNSAN, SEN RABBİNE DOĞRU BİR YOLCULUK YAPMAKTASIN VE İSTESEN DE İSTEMESEN DE O’NA KAVUŞACAKSIN.

İŞTE Kur’an’ın DİZAYNI tam da bu YOLA göredir. Başlangıcı “Allah”, ortası “Allah”, sonu “sonsuzluk” olan bir yol…

Ve BU YOLU TARİF EDEN BİR KILAVUZ.

Kur’an’ın yol rehberi olarak işlevi

Bu söylemleri lütfen duygusal söylemler olarak almayın, İŞİN HAKİKATİ BUDUR… İşte Kur’an elimizdedir, işte hayat önümüzdedir… Kur’an’a bakın ve bir başlangıç bulun… İşte hayat elinizdedir. Hayata bakıp bir başlangıç bulun… Hem hayatınızda hem de Kur’an’da bulacağınız tek değişmez nokta sadece ve sadece “ALLAH” olacaktır.

İnsan türü Kur’an’a “ALLAH’IM, BEN GELDİM.” diye başlar, “Allah’ım Sana doğru yola çıktım.” diye devam eder… Bitirmek ise mümkün değildir. Çünkü bu yolun son durağı “ALLAH”TIR VE O DA SONSUZDUR.

İŞTE KUR’AN BU YOLUN KILAVUZU OLAN BİR KİTAPTIR VE DİZAYNI DA TAM BU YOLA GÖREDİR.

“ALLAH’IM, BEN GELDİM.” demeyen bu yola çıkamaz… “ALLAH’IM, SANA GELİYORUM.” demeyen bu yolda yürüyemez…

Hele bu yolu gösteren KUR’AN’A bakarak “BU EKSİKTİR, BU KILAVUZ YOLU BİLMİYOR, BU KILAVUZ YOLUN GERİSİNDE KALDI, BU KILAVUZ ÇOK YAVAŞ, BU KILAVUZUN TARİF ETTİĞİ YOLLAR ÇOKTAN KAPANDI, BU KILAVUZ YOLU ÇOK UZATIYOR, BU KILAVUZ ADAM GİBİ YOLU TARİF EDEMİYOR…” diyenler ise neyle karşı karşıya olduğunu bilmeden kendisini dev aynasında gören cücelerden farkı olmayan BÖCEKLER gibidir.

Tam burada konuyu gündemimiz olan YARATILIŞ konusuna getirecek olursak… Biz insan olarak, LİNEAL olmayan bir ÇİZGİDE lineal öğrenme kapasitesine sahip varlıklarız.

İnsan aklı BAŞLANGIÇSIZLIĞI kaldıramaz ve anlayamaz.

ORTASI olmamayı kaldıramaz ve anlayamaz.

SONSUZLUĞU anlayamaz ve kaldıramaz.

O halde bu kitap ile insan yapısı TERS midir?

Bu kitap insana asla anlayamayacağı, anlasa bile kaldıramayacağı, kaldırsa bile pratiğe dökemeyeceği bir yol ve yöntem mi önermektedir?

Bu soruyu soran biri her şeyden önce şunu bilmeli ki BU YOLU İNSAN ÇİZMEDİ.

İNSAN BU YOLUN SAHİBİ DEĞİL, SADECE YOLCUSU.

YOLCU OLANLAR YOLUN SAHİBİ GİBİ DAVRANIRLARSA YOLUN BAŞLANGICI KENDİLERİ OLURLAR VE İSTEDİKLERİ YERDE MOLA VERİR VE YOLCULUKLARINI İSTEDİKLERİ YERDE SONLANDIRIRLAR.

PEKİ diyelim ki insan yolun sahibi olmadığı halde yolun sahibiymiş gibi davranmaktadır. Hakikaten ona sahip olabilir mi? Hakikaten bu yolun sahibi olmaya gücü yeter mi? Hakikaten bu sahipliği kaldırabilir mi?

Heyhat, tüm tarihi, tüm hayatı HESAPLAYAMADIKLARI, planlamadıkları şeylerden ibaret olan insan türü nasıl olur da bu yolun sahibi olabilir ki?

Nefes almasını sağlayan hiçbir şeye hükmedemeyen insan nasıl olur da sahip olabilir ki?

İçtiği bir bardak suyun yokluğu bile onu yok edecekken nasıl olur da bu yola sahip olabilir ki?

EVET İNSAN AKLI LİNEALDİR ve HEM HAYAT HEM KUR’AN HEM DE YOL LİNEAL DEĞİLDİR…

O halde insan aklı mı yanlıştır yoksa yol mu insana uygun değildir?

Yüce Allah kendisine varan yolu “DOSDOĞRU YOL” diye isimlendirmiştir. Bu ifadedeki ‘MUSTAKİM’ kelimesi basbayağı DÜMDÜZ, LİNEAL anlamına gelmektedir.

Fakat dikkat edin bu yolun sahibi ALLAH’tır.

Evet, BAŞLANGICI “ALLAH” OLAN BİR YOL EN DÜZGÜN, EN LİNEAL YOLDUR.

Linenal olmayan yollar genelde başlangıç noktası bilinen ama sonuna nasıl gidileceği bilinmeyen yollardır. OYSA BU YOLUN BAŞI DA ORTASI DA SONU DA BELLİDİR…

Yaratılışı anlama yöntemi

İki nokta arasında çizilen tek çizgi vardır, işte o da bu yoldur…

Başlangıç noktan “Allah”, varış noktan “Allah”, al eline cetveli çiz…

İnsanın aklının düzgün bir lineal çizgide çalışması da ancak ve ancak Allah ile olmaktadır.

Herhangi bir şey hakkında düşünen, anlamaya çalışan, öğrenmeye çalışan ama başlangıcı ve sonu “Allah” olmayan her düşünüre, her filozofa, her bilim insanına her akıllı varlığa lütfen bakın, lütfen çizdikleri yola varmak istediklerine, vardıklarına, lütfen bakın…

Hangisinin yolu dümdüz?

Hangisinin yolu BİR YERE ÇIKIYOR?

Hangisinin yolu anlamlı?

Hangisinin yolunda kılavuz var?

Ben cevap vereyim: HİÇBİRİNİN.

Bu upuzun girişi şunun için yaptım:

Gündemimiz Yaratılış ve biz bu konuyu Kur’an’dan anlamaya çalışıyoruz.

Yani bir konuyu giriş, gelişme, sonuç temelli anlatmayan bir kitaptan.

Bu konuyu lineal bir düzleme taşımamız şarttır… Çünkü biz Kur’an okurken “BEN GELDİM ALLAH’IM!” demiş kişiler olarak okuyoruz.

Yani LİNEAL çizginin başlangıç noktası ‘ELHAMDÜLİLLAH’ ki bizde vardır.

Biz bu konuyu incelerken son noktayı da biliyoruz… Yani biz başlangıç noktası ve son noktası olanlarız… Geriye kalan tek şey bu iki noktayı lineal bir çizgi ile birleştirmek.

Bu söylem size ilimsel değil de duygusal bir söylem olarak gelebilir. Ama tüm samimiyetimle ifade ediyorum ki bu yöntem kesinlikle İLİMSEL yöntemdir.

Belki ben ifade ederken yanlış veya eksik ifade ediyorum ama İLİMSEL yöntem tam da budur.

İncelediğimiz yaratılış konusunun başlangıcı ile sonucu arasındaki çizgiyi bize çizdirecek olan şey; HER YOLUN ALLAH’A çıkmasıdır.

Kavramlar: