Bir kısım ulemânın Nisa 34. âyeti, tahrif yoluyla “kadınların dövülmesi” temeline oturtması ile diğer bir kısım ulemanın yine tahrifle âyeti bu kez “kadınların dövülmemesi” temeline oturtması aynı şeydir…
Tahrif, kim tarafından ve ne adına yapılırsa yapılsın tahriftir. Asıl olan; kelimeleri tahrif ederek istenilen anlama getirmek değil Yüce Allah’ın kelimeleri nereye götürüyorsa oraya gitmektir.
Kadınların dövülmemesi gerektiğini anlamak için hiçbir âyete ihtiyaç yoktur. Yüce Allah’ın tertemiz bir fıtrat üzerine yarattığı insan eğer sadece kendi fıtratına yaslanarak “güçsüz” olanlara karşı güç kullanmanın “ahlaksızlığını” anlamıyorsa bir değil milyon tane âyet olsa bile kâr etmeyecektir.
Eğer Yüce Allah’a imân ettiğini söyleyen herhangi bir kişi veya herhangi bir topluluk, erkeğe göre daha savunmasız ve daha güçsüz olan kadınların dövülüp dövülmeme- si ile alâkalı ilâhi bir düzenlemeye ihtiyaç duyuyorsa o kişi veya topluluk ya fıtratlarını yok etmiştir ya da Yüce Allah’ı hiç tanımamıştır.
Dünyanın en ilkel topluluklarında bile kadınlara karşı güç kullanmak, sırf geçimsizliğinden dolayı onları dövmek çirkin bir davranış olarak görülmüş, hâlâ da görülmektedir. Kadınların dövülmeyeceğini anlamak için ne imânâ ne kitaba ne âyete ne de başka bir şeye ihtiyaç vardır. Bunu anlamak için sadece ve sadece insan olmak yeterlidir.